• Konya19 °C

Hakan Bahçeci

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Şinanay

20 Aralık 2009 12:34

Bulmacaya meraklı okurlarımız ya da eski insanlar, başlığımızda kullandığımız kelimenin bir aydınlatma aracının adı olduğunu bilirler. Her ne kadar adında oynak bir hava sezilmiş olsa da yıllarca idare lambasısın bir diğer adı olmuştur.

Geçtiğimiz günlerde, mübarek yolculuktan dönen bir büyüğümüze hoş geldin ziyaretine gitmiştik. Hal hatır derken, bir arızadan dolayı elektrik kesintisi meydana geldi. O ana kadar açık olan televizyonda kapanmış oldu. Haberlerde siyasi gündem yoğun olarak işleniyordu. Malum partinin kapatılmasıyla oluşan ortam ve etkileri üzerine tüm detaylar, olasılıklar, yarına dair ihtimal hesapları derdest ediliyordu. Bu haberlerden benim dikkatimi çeken tek şey ise, özgürlüğün çok zor kazanıldığıydı. Burada bahsettiğim özgürlük, bir ırka ya da millete ait olan bağımsızlık konusu değil. Ayrı bir konu olduğunu düşündüğüm için, başka bir yazıya bırakıyorum.

Elektrik kesilince ortamı aydınlatmak için odaya eski bir idare lambası getirildi. İş görmedi ama onun yerine tedarik edilen gaz lambası iş aydınlatmaksa görev ifa etti. Milletimize has bir tavırdır bu tür durumlarda eskilerden konuşmak. Yaşça bizden ileri olanlar çocukluluklarında ne kadar zor şartlar altında büyüdüklerini, uzun kış gecelerinde, idare lambasının altında geçirdikleri zamanları anlattılar.

Eskiyi anmalı, hatırlamalı diye içimden geçirdim. Diğer bir taraftan düne dair sıkıntı ve eziyetler bugün çekilmek durumunda değildir ve bundan dolayı şimdiki neslin de çok rahat ve şanslı olduğundan dolayı suçlanmış olmaları çokta isabetli değildir.

Konu genişledi masallara kadar gelindi. Odada bulunan çocuklar masal kelimesini duyunca meraklandılar. Büyüklerin bile bir zamanlar masallar dinlemiş olmalarını garipsediler ama merakları iyice artmış oldu. Zaten gaz lambasını görmek çocuklar için oldukça ilginç ve farklı bir durumdu. Çocukların ısrarı ile sevimli ve babacan bir bey amcamız masal anlatmaya başladı. Şah İsmail ile ilgili bir hikâye idi. “Bir varmış bir yokmuş” ile başlayan, kendine özgü bir üslubu ve anlatım tarzı olan masal, dinleyenleri olayın içine çekmekle kalmadı hoş bir tat bıraktı zihinlerde. İkinci bir masal daha istedi çocuklar ama elektrik gelmişti.

Önceki nesillerin, bir sonraki kuşağa verebileceği en iyi eğitim ve terbiye şekillerinden biri böyle idi oysa. Masaldı anlatılan evet. Ancak olaylar, kahramanlar öyle gerçekçi idi ki hayat ve anlamı üzerine, insan ve iletişim üzerine olağanüstü bir laboratuardı.

Çocuklarımız bugün oldukça hızlı bir iletişim dünyasında yaşıyorlar. Bu hız, tüketim alışkanlığımızı da etkiledi. Çok çabuk elde edip çok çabuk bıkıyoruz, elde edemediğimizin muhtacı oluyoruz. Aslında diyeceğim şu idi; kültürümüzde, geleneklerimizde gelecek nesillere, kaygı duymadan bırakabileceğimiz bir hazine var ama bu hazine yakın zamanda, yenidünya karşısında değer kaybedip, tabana vuracak.

Henüz ilköğretim birinci sınıfta, Adanalı gibi bir diziden kendine Maraz Ali’yi, Recep İvedik’i, Behlül’le Bihter’i, bir türlü dökülemeyen yaprakların dramatik yaşamlarını, komedi dizilerinde en argo sözleri ve jargonları örnek alan çocuğumuz, yarına ne bırakacak ve daha doğrusu biz çocuklarımıza ne bırakmış olacağız?

Çocuklarımızla günlük konuşma zamanımız ne kadar, yeterli mi, neyi nasıl konuşuyoruz? Bu soruların cevapları arama motorlarında yer almıyor. Sanal ortamda çok güçlü birer kahraman olan çocuklarımız hayat karşısında ya çok zayıf ya acımasız, anlayışsız bireyler olabiliyor.   Masallar, öyküler, şiirler, kasideler, atışmalar dünyamızdan çıktığından beri sanırım kazandıklarımız kaybettiklerimizin

Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Senin Şehrin, Senin Siten
Tüm Hakları Saklıdır © 2013-2015 Haber Konya | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : +90 332 351 66 50 | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA