• Konya14 °C
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Renk farklı kültür aynı
11 Mayıs 2014 Pazar 08:30

Renk farklı kültür aynı

Onlar Türkiye'nin siyahları. Bazıları Arap diyor, kimileri Türkçe konuşmalarına şaşırıyor. Yolda görüp tepki gösterenlere inat Afrotürkler 'Yeter ki bahtımız kara olmasın' diyor.

Bazılarına 'Arap Bacı' dedik, kimine de Türkçe'yi ne iyi konuşuyorsun... Ama neden bu konağın hizmetçisi siyah diye sormadık. Koyu ten renklerini ve geçmişlerini merak etmedik bile. Onlar toplumdaki yaygın söylemle 'Arap'lardı işte. Ama asıl mesele bu değildi. Sokakta, otobüste rastladığımız, bizimle aynı dili konuşan, akşam sofraya aynı yemeği koyan, kızını bizim gibi evlendiren Afrikalılar onlar. Yaygın söylemle, Afrotürkler. Çoğunluğu İzmir'de yaşıyor, sizin bizim gibi Türkçe konuşuyor. Bir çoğu geçmişinden habersiz. Onlar, Türkiye'nin siyahları. Öyküleri 15. yüzyıla dayanıyor. Afrika'nın çeşitli ülkelerinden getirilip esir pazarlarında satılmış insanlar. 1 milyonun üzerinde Sudan, Etiyopta, Eritre, Moritanya gibi ülkelerden getirilen Afrikalılar, daha çok liman şehirlerinde köle olarak satılmışlar. İlk olarak dilleri ve isimleri değiştirilen bu Afrikalıların torunları İzmir, Muğla gibi Ege şehirlerinde yaşıyorlar. İzmir'de daha çok Sabırtaşı, Dolablıkuyu, Tamaşalık, İkiçeşmelik ve Ballıkuyu gibi yerleşim alanlarında yaşayan Afrotürkler, yeni yeni tarihlerini araştırmaya ve haklarını öğrenmeye başlıyorlar.

SİYAH OLMAYI LEKE GÖRÜYORLAR

Bunda Afrikalılar Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'ni kuran, kendisi de bir Afrikalı kölenin torunu olan Mustafa Opak. Çoğunluğu yoksul, topraksız ve eğitimsiz olan Afrotürkleri bir çatı altında toplayan dernek, seslerini duyurmak isteyen ve en az aynı topraklarda yaşadıkları insanlar kadar Türk olanların tek umudu. Geçtiğimiz hafta İstanbul'da bir dizi etkinlik gerçekleştirdiler. Etkinlik vesilesiyle biz de onların dünyasına girdik. Genelde kapalı bir toplum şeklinde yaşayan Afrotürkler, konuşmaktan, hayatlarını ve köklerini anlatmaktan kaçınıyorlar. Bu yüzden çoğu fotoğraflarının çekilmesini istemiyor. Gazeteci, belgeselci, kökleri konusunda araştırma yapanlara karşı temkinliler. Belki de Afrotürkler'e ilişkin en acı gerçek, siyah olmayı bir ayıp ve leke olarak görmeleri. Bu konuda yapılan araştırmalar da aynı kapıya çıkıyor. 58 yaşında ve İzmir'de bir köyde yaşayan Fatma'nın bir eliyle diğer elinin üstünü göstererek, 'Allah sürmüş bir leke, ne yapalım' demesi de bundan. Bir leke olarak görülen ten rengi hakkında konuşmaktan kaçınmaları çok doğal.

Sadece rengimiz kaldı

Afrotürk Derneği Başkanı Mustafa Olpak, bu meseleyle ilgili çalışırken 'Gözlerimiz kapalı yollarda yürüdük. Bilinmiyoruz ve bunun nedenini ben de bilmiyorum. Sanırım kimse toplumsal yüzleşmeye hazır değil. Afrotürkler'e de renginden bahsettiğiniz zaman sıkılıyorlar. Rengimizden utanır hale geldik. Oysa ki geçmişe ait derimizden başka hiçbir şey kalmadı elimizde ' diye de belirtiyor. Bu topraklarda herkesle birlikte yaşama niyetinde olduklarının altını sıklıkla çizen Opak sözlerine şöyle devam ediyor: 'Rengimizle, farklılığımızla biz her zaman buradayız. İnsanlardan da anlayış bekliyoruz.'

Buranın yerlileri

Alev Karakartal da Afrotürklerden biri. Gazetecilik yapıyor. Ve seslerini duyurma noktasında, siyah insanlara yardım ediyor. Kurulan dernekle birlikte çalışmaların da giderek artacağını söyleyen Karakartal 'Biz insanlara artık 'Bizi bilin ve tanıyın, görün diyoruz. Biz de burada yaşıyoruz ve ülkenin yerlisiyiz. 'Nereden geldin, ne kadar iyi Türkçe konuşuyorsun' sorularından bıktık. Ülkenin tarih kitaplarına girmek istiyoruz' diyor. Ev hanımı Ayşe'nin Afrotürklere dair hatırladığı en eski anı ise şöyle: 'Ninem de Afrikalılar gibi kocaman dudaklıydı. Burunlarında, kulaklarında küpeler vardı. Bizden farklı giyindiklerini hayal meyal hatırlıyorum. Ama biz artık buralıyız. Hepimizin sanki kaderiymiş gibi yoksuluz. Yakamıza yapıştı, düşmüyor. Çünkü bazılarımız teninin renginden ötürü işten atılıyor. Artık bunlar bitsin istiyoruz.'

Biz köle değiliz

İstanbul'da gösteri yapmak için gelen çocuğu Hatice ile konuşan Sevim de geçmişini çok kurcalamamaktan yana. Kendini bir Türk gibi gördüğünü her fırsatta dile getiriyor: 'Dedelerimiz geldiklerinde biz hayatta yoktuk bile. Gözümüzü burada açtık. Bir çok zorlukla büyüdük. Toplumda dışladılar, 'Arap' dediler. Sesimizi de duyan olmadı. Bizim atalarımız köle olarak geldi ama biz öyle olmak istemiyoruz, bu algı yıkılsın diye uğraşıyoruz.' Afrotürkler'e yaşadıkları yerlerde genellikle, Arap veya zenci olarak hitap ediliyor. İşin ilginç yanı, Afro-Türklerin kendilerini Arap olarak tanımlayanları da var. Biraz olumsuz da olsa yirmi sekiz yaşındaki Özlem'in anlattığı hikâye, oldukça ilginç: 'Kardeşim Eylem, zaman zaman sinirlenerek, bana ve anneme inatçı ve ters insan anlamında 'Arap'sınız işte! Arap!' diyor. Bu da yaşananların nasıl bilinçaltımıza işlediğini gösteriyor.'

Ancak turizm sektöründe iş var

Pek çoğu Afrika'nın neresinden geldiklerini bilmiyorlar ya da büyüklerinden duydukları ülke isimlerini verebiliyorlar. 'Sudan'dan gelmişiz' diyen de var 'Habeşistan'dan diyordu nenem' cümlesiyle geçiştiren de. Afrotürkler o kadar çok unutmuşlar ki nereden geldiklerini öyküsüne tanık olduğumuz Yasemin, bir gün Afrikalılar gibi yaşamak istediğini söylüyor. Onlar gibi yemek yemek, onlar gibi uyumak, onlar gibi giyinmek isteyen Yasemin, kendisini onlar dediği köklerinden de uzaklaştırmış oluyor.

Ahmet'in anlattıkları ise acı bir gerçeği açığa çıkarıyor. Afrotürkler genelde turizm sektöründe iş bulabiliyorlarmış. Burada Ahmet'in şunları anlatıyor: 'Erkekler turizm sektöründe iş bulabiliyor. Çünkü siyah renk, turizmde işe yarıyor. Avantaj sağlıyor bizlere. Mesela ben İzmir'de çeşitli barlardan teklif alıyorum. Benden sadece barın önündeki masada oturmamı ve insanların dikkatini çekmemi istiyorlar.'

 

Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Senin Şehrin, Senin Siten
Tüm Hakları Saklıdır © 2013-2015 Haber Konya | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : +90 332 351 66 50 | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA