• Konya19 °C
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Rejim bekçilerinin ekşimiş sözlüğü!
18 Nisan 2010 Pazar 13:02

'Rejim bekçilerinin' ekşimiş sözlüğü!

Değişime en büyük direniş ana muhalefet partisi lideri Deniz Baykal'dan geliyor. HSYK başkan vekili Kadir Özbek de anayasa paketine karşı Baykal'la birlikte mücadele verenlerden.
Statükocunun eskimiş sözlüğü

Değişime en büyük direniş ana muhalefet partisi lideri Deniz Baykal'dan geliyor. HSYK başkan vekili Kadir Özbek de anayasa paketine karşı Baykal'la birlikte mücadele verenlerden.

Sabih Kanadoğlu ise bu süreçte statüko savunucularının en çok itibar ettiği "bir bilen" olarak öne çıkıyor.

Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, geçenlerde köşesinde "Liberal aydının ekşimiş sözlüğü" başlığı altında bir yazı kaleme aldı. Özkök, yazısında Ergenekon davasının, kendi dilini yarattığını, bu dilin "liberal" aydınların sefaletini de ortaya koyduğunu ileri sürdü. Özkök'e göre "Bu sözlük, gelecek kuşaklara, bu dönemde kimin gerçekten aydın, kimin ise gözü dönmüş intikam tugaylarının canlı bombası olduğunu gösterecek"ti. Özkök'ün ekşimiş sözlüğüne karşı Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca "statükocu aydının bayatlamış sözlüğü"nü yazdı.

Karaca, yazısında "Özkök'ün tüm yakınmalarına rağmen liberallerin hiç değilse bir sözlüğü var. Kendisini keskin biçimde liberal aydınların karşısında konumlandıran kesimin ezberinde ise "hâlâ" sağdan bak "Cumhuriyet elden gidiyor", soldan bak "Cumhuriyet elden gidiyor" dışında pek bir şey yok." diyordu. Biz de Nihal Bengisu Karaca'nın açtığı kapıdan girdik. Anti demokratik düzenin devamından yana olan, her türlü değişikliğe muhalefet eden çevrenin argümanlarına ve kullandıkları dile göz attık.

1. Sivil darbe, sivil dikta

AK Parti, askeri vesayete son verecek adımlar attıkça CHP'liler ve kimi köşe yazarlarının sıkça dillendirdiği bir kavram oldu sivil darbe. Bu kavram ilk olarak Deniz Baykal tarafından ortaya atılmıştı. 2006 yılında Şemdinli iddianamesini yorumlarken Baykal "Bu, Silahlı Kuvvetler'e karşı bir sivil darbedir." ifadesini kullanmıştı. Bu yılın başlarında Nuray Mert'in bu kavramı kullanmasıyla "sivil darbe" tartışmaları yeniden alevlendi. Statükoyu savunan yazarların, aydınların can simidi oldu.

2. TSK'ya karşı asimetrik savaş yürütülüyor

Son birkaç yıla kadar Türk Silahlı Kuvvetleri'yle ilgili "olumsuz" haberler basında yer almazdı. Darbe planları, cunta girişimleri gazetelere yansıdıkça bundan rahatsızlık duyan asker, siyasetçi ve köşe yazarlarının sıkça dillendirdiği bir söz oldu "asimetrik savaş". TSK'ya asimetrik savaş açıldı denilen haberlerden birkaçını anmadan geçmeyelim. "Pimini çekip bombayı verdi" haberi. Taraf muhabiri Mehmet Baransu, bu haberle Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü'nü aldı. Türkiye, Elazığ'da bir tim komutanının nöbette uyuyan askere ceza olarak pimini çektiği el bombasını verdiğini ve dört askerin şehit olduğunu bu haberden öğrendi. Yine Zaman'da yayımlanan Metin Arslan imzalı haberle "yedi askerimizin şehit olduğu mayınları TSK'nın döşediği" ortaya çıktı.

3. Yargı siyasallaştırılıyor

Anayasa değişikliğiyle ilgili çalışmalar hızlanınca gündeme sokulan bir argüman. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) yapısını değiştiren düzenleme gerek CHP gerekse statüko yanlısı çevrelerce "yargı siyasallaştırılıyor" propagandası ile önlenmeye çalışılıyor. "Yargı siyasallaştırılıyor" iddiasının son zamanda niçin sıkça dillendirildiğini anlamak için Erzincan'daki Ergenekon soruşturmasına bakmak yeterli olabilir. Soruşturmanın Üçüncü Ordu Komutanı'na da dokunduğu anlaşılınca, savcılar HSYK tarafından görevden alınmıştı.

4. Kurumlar arası uzlaşma ya da mutabakat

Ne zaman demokratikleşme yolunda ciddi bir adım atılsa hemen dolaşıma sokulan bir kavram, uzlaşma. Geçmişte başörtüsü yasağını sona erdirecek düzenleme öncesi sıkça dillendirilmişti. "Makul çoğunluk", "kurumlar arası uzlaşma" kavramları. Şimdi de "Yeni anayasa veya anayasa değişikliklerinin mutlaka toplumsal ve kurumlar arası uzlaşmaya dayanması gerekir." deniyor. Bu tezi ileri sürenler bir sonraki adım olarak "Yeni anayasayı yeni Meclis yapsın" diyor. Bu konudaki toplumsal mutabakat ve yeni anayasa talebi görmezden geliniyor.

5. Açılım, vatana ihanettir

Demokratik açılımla ilgili ciddi adımlar atıldıkça koro halinde yükselen seslerden biri de vatana ihanet suçlaması. TRT'nin Kürtçe yayına başlaması, Kürt kimliğinin devlet katında tanınması, Ermenistan'la ilişkilerin mesafe kat etmesi, gayrimüslim azınlığın haklarından söz edilmesi statükocu çevrenin bu adımları destekleyenleri vatana ihanetle suçlamasına yetip artıyor.

6. Türkiye giderek Ortadoğu ülkesi oluyor

Türkiye'nin komşularıyla arasındaki yapay düşmanlıkları ortadan kaldırıp iyi ilişkiler geliştirmesi kimi çevrelerce "Türkiye, Avrupa Birliği'nden uzaklaşıyor" şeklinde sunuldu. Başbakan Erdoğan'ın Davos'ta 'one minute' çıkışı da aynı çevrelerde Türkiye'nin Ortadoğu'ya yakınlaşması çerçevesinde değerlendirildi. "Türkiye yandı, bitti." sızlanmaları eşliğinde AKP iktidarını ve Erdoğan'ı Avrupa'ya şikâyet eden yazılar kaleme alındı.

7. Yandaş medya ya da yalaka basın

Resmi ideoloji ve statüko savunucularının kendisi gibi düşünmeyen medya organları ve yazarlara yakıştırdıkları sıfat. Tek sesli medyadan çoksesliliğe geçilmesinin bir diğer adı oldu yandaş medya. Bugüne kadar medyada kendi çalıp oynayan yazarlar, çokseslilik karşısında rahatsızlığını yandaş medya yaftasıyla dışa vurdu.

8. Laiklik elden gidiyor

Uzun süre statüko savunucularının en büyük silahı oldu "laiklik elden gidiyor" ezberi. Nihal Bengisu'nun köşesinde belirttiği gibi; "Kimi zaman "Cumhuriyet öğretmenine türban dayağı", "Öğrenciye türban ve namaz şartı iddiası", "Türban takmayan eşine boşanma davası açtı", "Kısa etekli öğrencilere kezzap paniği", "Tesettür faciası" gibi gazete başlıklarıyla kışkırtılan; kimi zaman asparagas, kimi zaman müstesna şuursuzluk örnekleri üzerinden koparılan vaveylanın adıydı "laiklik elden gidiyor." Memlekette dini rejim isteyen oranı % 9'u geçmedi, ama "liberal olmayan aydınlar" bu sakızı çiğnemekten bıkmadı, usanmadı."

9. Türkiye muhafazakârlaştı

Toplumun kökleriyle buluşmasına karşı geliştirilen argümanlardan biri de bu. Muhafazakâr çevrenin görünür alana çıkması ve toplumsal siyasal süreçte belirleyici olmasından duyulan rahatsızlığın ifadesi olarak dillendiriliyor. Sıkça başörtülüler için "bunlar otuz sene önce yoklardı, nerden çıktılar?" sızlanmasında bulunuluyor.

10. AKP, Cumhuriyet'ten rövanş alıyor

Ergenekon sürecinde 'liberal olmayan aydın'ların sıkça başvurdukları söylem. Bu yazarlara göre "maksat adalet değil rövanş". Darbe girişimleri, Kafes, Balyoz planları hepsi uydurma!

***

Ertuğrul Özkök'ün "Liberallerin ekşimiş sözlüğü" yazısında yer verdiği maddeler şöyle:

Kurunun yanında yaş da yanar.

Tali meseleyi bırak asıl meseleye bak.

Şimdi işsizliği konuşmanın sırası mı?

Karartma, sulandırma.

İllegal dinlemeye değil, içeriğine bak.

Canım geçmişte bize de yapılmıştı.

Ergenekon'u eleştiren darbecidir.

AK Parti sütten çıkmış değil ama...

Türkiye normalleşiyor.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Senin Şehrin, Senin Siten
  • Ev Eşyaları Neye Göre Seçilir?
  • Spor Gereçleri ve Kullanım Şekilleri
  • Konyaspor uzatmalarda güldü!
  • Konya’da yarın elektrik olmayacak mahalleler (8 Şubat 2024)
  • Alev Alatlı hayatını kaybetti
Tüm Hakları Saklıdır © 2013-2015 Haber Konya | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : +90 332 351 66 50 | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA