Recep Konuk önemli mesajlar verdi
Pancar Ekicileri Kooperatifleri Birliği’nin 37. Mali Genel Kurulu’nda konuşan Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk Pankobirlik’in tüm ekonomik süreçlerde rüştünü ispat ettiğini belirterek, “Bugün cirosu 1 milyar dolara ulaşan Pankobirlik, devletten destek alarak ayakta duran bir kuruluş değildir. Bizim devlete tek kuruş yükümüz yoktur” dedi.
Pankobirlik Genel Merkezi’nde yapılan 37.Mali Genel Kurul’da tüm kararlar oybirliğiyle alınırken, dikkatler önümüzdeki günlerde yapılacak olan şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ile bugün dünyada yükselen bir trend olan kooperatifçiliğe çekildi.
Konuşmasında özelleştirme ve kooperatifçiliğe büyük önem veren Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, bugün dünyanın kamudan kooperatiflere şeker fabrikası devrini aştığını, tarımsal üretimin sürekliliğini temin için başka başarılı modeller geliştirildiğini ve denendiğini ifade ederek, “Özelleştirme modeli geride kaldı. Şimdi yeni model kooperatifleşme. Bunu siyasi karar mercilerinin, özelleştirme idaremizin ve değerli bürokratlarımızın dikkatine sunuyorum. Bunu incelesinler, tarım sektörünün geleceği açısından bunu değerlendirsinler. Dünya iki renkten oluşmuyor, sadece siyah ve beyaz yok. Yani ya özel sektör, ya kamu sektörü yok. Üçüncü bir sektör daha var, kooperatifçilik” diye konuştu.
Geçmişte yapılan ve tarım sektörünü ilgilendiren uygulamaların sonuçlarını takip ettiklerini, o noktada söyleyecek sözlerinin bulunduğunu, daha önemlisi hayatın içinde olduklarını, dünyayı takip ettiklerini ve gözlerinin dünyaya kapalı olmadığını söyleyen Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, hem tarım sektörüne, hem de şeker sektörüne yönelik projelerinin, atılan adımlara ışık tutacak öngörü ve önerilerinin olduğunu dile getirdi.
Konuk konuşmasını şöyle sürdürdü;
“Ülkemizde bir Gıda Güvenliği Yasa Tasarısı hazırlandı. Bu gereklimiydi? Evet gerekliydi. Çünkü bu alanda eksikliklerimiz var. Bizim ülkemizde hala gıda ürünlerinin üzerinde AB normlarında bir içerik açıklaması yok. Bu olmalı, bizim ülkemizin çocuklarının sağlığı Avrupalı çocukların sağlığından değersiz değil. Yine gıda ürünlerinin üretiminde kullanılan girdiler, ilaçlar takip edilmeli, gıda maddeleri ve katkı maddelerinin menşeleri ve oranlarını benim insanım da açıkça bilmeli. Buna da kimsenin itirazı yok.
Ancak, bu tasarıyla gündeme gelen GDO’lu ürünlerin serbestçe bu topraklarda üretileceğine ve GDO’lu ürünlerin gıda maddelerinde kontrolsüz bir şekilde kullanılacağına dair iddialar cevaplanmalı. Endişesi olanların endişesi giderilmeli, haklı itirazlar, itirazlarımız dikkate alınmalı. Şeker pancarı üreticileri için söylüyorum. Bunun tohumdan işletme prosesine kadar kontrolü tamamen bizim elimizde. Bizim ülkemizde vatandaşlarımız için en güvenilir gıda maddelerinden biri pancar şekeridir. Çünkü, onun arkasında Türk çiftçisi vardır.”
Gıda Güvenliği Yasası, Gen Bankası kurulması, havza bazlı üretim modeli gibi konuların tümüyle ilgilendiklerini, şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin ise birinci gündem maddeleri olduğunu vurgulayan Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, konuşmasını şöyle sürdürdü;
“Biz bunlarla entelektüel bir merak nedeniyle ilgilenmiyoruz. Özelleştirmeye ilgimiz kooperatiflerimizin fabrikatör olma hevesinden değil. Bizim tüm bu konulara ilgimiz hayati bir kaygıdan. Tarımsal faaliyetimizin akibeti ne olacak? Bir sene sonra, iki sene sonra, beş ya da on sene sonra traktörün tekeri dönecek mi? Mibzer tohum atacak mı? Ve o tarlanın bereketiyle evde kazan kaynatılabilecek mi? Bizim derdimiz bu.
Bu ülkenin entelektüeli 3-5 hafta sonra yazacak başka konu bulur, siyasetçisi başka polemiklerle boğuşabilir, bürokratın elinde sonuçlandıracağı başka projeleri olur. Ancak, çiftçinin elinde topraktan başka bir şey yok. O’nun sırdaşı da, dert ortağı da, dermanı da toprak ve bereketidir. Çiftçi için üretim olmazsa olmazdır.”
Havza bazlı üretim modelinde de Pankobirlik’in üzerine düşeni yaptığını, bu ülkenin coğrafyasının %90’ında pancarın yıllardır ekildiğini, yarında ekilmeye devam edeceğini ancak, pancarın havza sınırlamasına tabi olmadığına dikkat çeken Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, pancarın yarında, yarınlarda da Türkiye’nin her bölgesinde çiftçimizin geçim kaynağı olarak kalabilmesi için önemli bir gündem maddesi olan şeker özelleştirmesine değindi.
Konuk, özelleştirmeyle ilgili düşüncelerini şöyle sıraladı;
“Bu özelleştirmenin şartnamesinde 5 yıl üretim zorunluluğu var. Başka tedbirlerde konulmuş. Ancak, biz dersimize iyi çalışıyoruz. 5 yıl sonra ne olacak? O fabrikalar üretime devam edecek mi? O fabrikalar üretime devam etse bile kendi sahalarında pancar yetiştirecek mi? Bizi asıl ilgilendiren bu. Yani şeker pancarı tarımının sürekliliği. Çiftçinin üretmesi.
Ben açık yüreklilikle söylüyorum. O fabrikalar bizim çiftçimizin göz bebeği. Mülkiyeti devlette olsa bile onların evi, onların malı. Defalarca söyledim, bir kez daha tekrarlıyorum. Gelin pancar üreticisini kendi evinde kiracı yapmayın. Verin tapusunu çiftçiye, bakın nasıl işletiyor.
Özelleştirme ne zaman gündeme gelse, tıpkı bugünkü gibi biz hemen yapılacakmış gibi, geri adım atılmayacakmış gibi hazırlıklarımızı yaptık. Ancak, doğruları söylemekten de imtina etmedik. Sayın Başbakana, Maliye bakanından, Tarım ve Sanayi Bakanı’na kadar herkese konunun hassasiyetini yüz yüze anlattık. Özelleştirme İdaresi’ne bunun varlık satışıyla tanımlanamayacak boyutları olduğunu vurguladık.
Bizim her görüşmemizde vurguladığımız husus şu oldu. Bu fabrikalardan hiç birisi kapanmamalı. Bu fabrikaların hepsinin çalışacağı ve çalışmaya devam edeceği bir modelle özelleştirme yapılmalı.
Bu istihdam ve sosyal boyut açısından çok önemli. Şeker pancarı tarımı yapılan yerlerde terörün taban bulamaması açısından önemli. Soruyorum buradan, Türkiye tarım sektöründen sonucunu kimsenin kestiremeyeceği bir iç göç dalgasını kaldırabilir mi? Özelleştirmeyle elde edilecek gelir, işsizlik ve göçle ortaya çıkacak sosyal maliyeti karşılayabilir mi?”
Hükümetin gerçekleştireceği özelleştirmenin içinde pancar üreticisinin olması gerektiğinin altını çizen ve Anayasa’nın tarımla ilgili maddelerinin dikkate alınmasını isteyen Pankobirlik Genel Başkanı Konuk, konuşmasını şöyle sürdürdü;
“Biz hem ülkemizdeki, hem de dünyadaki özelleştirmelerin tarihini ve sonuçlarını inceledik. Modelleri tek tek çıkardık. Başarıları, başarısızlıkları tek tek not ettik ve hala da takip etmeye devam ediyoruz.
ABD ve Kanada gibi ülkelerde tarıma dayalı sanayi de zaten özel sektör ve kooperatifler etkindir. Örneğin ABD’de pancar şekeri fabrikalarının tamamı pancar kooperatiflerinindir. İngiltere, Danimarka’da da durum aynıdır. Almanya’da bu oran % 75’tir.
Tarıma dayalı sanayilerin özelleştirme uygulaması genellikle gelişmekte olan ülkelerde yaşanmıştır. Ve yine bu özelleştirme uygulamalarının birçoğu ekonomik istikrar programlarının bir sonucudur. Yani bir reçete uygulamasıdır. O nedenle sosyal boyutu ya hiç yoktur, ya da acil kaynak ihtiyacı nedeniyle ihmal edilmiştir.
Şimdi bizim ülkemizde tarım işletmeleri küçük aile işletmesi. Ortalama işletme büyüklüğü
Süt Endüstrisi Kurumu(SEK), YEMSAN, Et-Balık ve ORÜS gibi geçmişte özelleştirilen ve sonuçları malum olan kurumları örnek gösteren Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, konuşmasını şöyle bitirdi;
“Biz, pancar üreticisinin sonu belli olmayan bir meçhule sürüklenmesine izin veremeyiz. Vermeyeceğiz. Devletimiz de buna izin vermez, vermemeli. Onun için biz üreticinin özelleştirme sonrası istatistiklerde kaybolmasını önlemenin yolunun o fabrikalara pancar üreticisinin sahip olmasından geçtiğine inanıyoruz. Ve teklifimizi yineliyoruz. Türk çiftçisi olarak zaten bizim olan fabrikaların işletme devrini istiyoruz.
Önümüzde 4 örnek var. Üreticisinden kopuk yapılan bu özelleştirmelerin hiç birisi üretici açısından aydınlık bir yarın için umut vermiyor. Biz hazırız, sonuç alınacağına da inanıyoruz. Gelin bir de üreticinin içinde olduğu modeli deneyelim. Biz başarıya ulaşacağına inanıyoruz, başarısı sizin, riski bizim olsun.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.