• Konya23 °C

Lokman Koyuncuoğlu

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Pazara kadar, mezara kadar değil.

12 Mart 2008 01:29
Geçen haftaki yazının son cümlesiyle başlayalım isterseniz bu haftaya. “Öyle görünüyor ki Konya, medya ve ekonomide marka olduktan sonra sıra siyasete gelecek.” Bir şehrin marka olmasının günümüz şartlarında en kolay yollarından biri de spordur. Düşünsenize, hangi ekonomik başarı sizi bir günün tamamında tüm ülke tarafından seyredilecek bir haber yapar. Tabi konu spor olunca durum hemen değişir.

Futbolun günlük hayata etkilerinin psikolojik tahlillerini yapacak değilim. Ancak kendinize ait hissettiğiniz değerlerinin başarıları da kayıpları da öyle ya da böyle bir eziklik veya mutluluk yaşamanıza sebep olur.

Lafı fazla uzatmadan konuya girelim o zaman. Konyaspor’un son haftalarda aldığı ezici yenilgiler artık içimizi acıtmaya ve tüm günümüzü kötü etkilemeye başladı. Hele bu açıklanması mümkün olamayan mağlubiyetlere, ulusal basının “ti” ye alan değerlendirmeleri de eklenince utancınız kat kat artıyor.

Şunu hatırlatayım; Orta Anadolu’nun üç şehri futbolda bu yıla damgasını vurabilirdi. Kayseri, Sivas ve Konya. Yaşama kültürü ve refleksleri bir birine yakın üç şehir. Sivas ve Kayseri başka alanlardan sonra futbolda da kendilerinden bahsettirirken, o şehirde yaşayanların gurur kaynağı oldular. Kayseri zaten pek çok konuda belli bir ayrıcalığa sahipti. Sivas ise bu yıl ısrarla sürdürdüğü futbol başarısı ile, hemen tüm Türkiye’nin gizli sevgilisi oldu. Mesela bu yıl Sivasspor’un başarılı olduğu bir ortamda Sivas’ta gazetecilik yapmak nasıl bir duygudur bilir misiniz? İstanbul’a başkaldırmanın verdiği mutlulukla heyecanınız artar, enerjiniz hiç tükenmez, hep zevk içinde yorulmak nedir bilmezsiniz.

Tersten baktığınızda süper ligin kaliteli futbolcularla kurulu takımı Konyaspor, ligin en çok gol yiyen ve en ezik mağlubiyetler alan takımıysa yaptığınız iş size ne kadar mutluluk verir, nasıl zevk alırsınız yaptığınız işten? Konu tabiî ki bireysel değil, iki gündür Türkiye’de Konya merkezli konuşmaların ilk önceliği, Konyaspor’un nasıl beş –altı golü birden yediğidir. Bu, kabul edelim ki az ya da çok bir burukluk hissetmeniz demektir. Sorunda işte tam budur.

Konyaspor her imkan yerindeyken böyle sonuçlar alıp, futbol bir tarafa, tüm şehrin psikolojisini neden bozuyor? Kendinizi Anadolu’nun yükselen değeri olarak hissettiğimiz bir zaman diliminde bu hak mıdır?

Sorunun görünen yönü, futbolcuların isteksizliği, bitmiş enerjileri ile kimseye heyecan vermemeleridir. Konsantresi olmayan futbolcunun oynaması mümkün değildir. Fakat Konyaspor’da maça hazır futbolcu bulmak mümkün değil. Demek ki sorun futbolcuların da üstünde bir yerde. Takımı kuran Hoca, her şeyden sorumludur. Futbolcularını Ünal Karaman’ın neden hazırlayamadığını bilmek gerek.

İlk yarıda takım iyi giderken Ünal Karaman’ın “Biz kaliteli ve karakterli takımız” söyleminde ne değişmiştir ki, koskoca Konyaspor, Kasımpaşa’nın bile puan olarak üzerinde yer almayı hedeflediği bir kaosa girmiştir. Dolayısıyla düşmeye en yakın aday olmuştur. Nereye gitmiştir o kaliteli ve karakterli takım. Veya kalite ve karakter çok kısa sürede değişen sıfatlar mıdır?

Pazar günü çok önemli bir Fenerbahçe maçı var. Ünal Karaman ve futbolcular için çok önemli bir şans bu. Avrupa’yı titreten Fenerbahçe’yi ancak kaliteli ve karakterli bir takım yenebilir. Ünal Karaman’ın iddiasını ispatlamak ve geçmişi unutmak için kaçırılmayacak fırsat. Sadece bu maçları kazandırsın diye alınan Ceyhun’da kendisine zor gününde destek veren Konyaspor’a herhalde tek bir iyilik yapar.

Konya’nın dişi ile tırnağı ile geldiği bu yerde, bir spor başarısızlığının nelere mal olacağını düşünmek bile istemiyorum. Ancak, bunun faturasının ağır olacağını hatırlatabilirim.

Mevlana diyor ki: Gönül ehlinin ilimleri; kendilerini taşır. Ten ehlinin ilimleriyse kendilerine yüktür.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Senin Şehrin, Senin Siten
Tüm Hakları Saklıdır © 2013-2015 Haber Konya | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : +90 332 351 66 50 | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA