• Konya21 °C
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Okçuluk altın çağını yaşıyor
15 Haziran 2014 Pazar 08:37

Okçuluk altın çağını yaşıyor

Binlerce yıl boyunca bütün insan topluluklarının kullandığı, savaş alanlarının vazgeçilmez silahı ok ve yay, bugünlerde genç-yaşlı, kadın-erkek her yaştan insanın rağbet ettiği alternatif bir spor dalı olarak yeniden gündemimizde. Sadece geçtiğimiz yıl İstanbul Okmeydanı'nda açılan Okçular Tekkesi'nde bile, okçuluğa gösterilen ilgiyi gözlemlemek mümkün.

Ok ve yay, geriye doğru kültürel bir tarama yapıldığında aslında hemen her konuda Türkler tarafından hayatın her kademesinde canlılıkla tutulmuş, aziz bilinmiş iki nesne. Sadece savaşla ilgili değil. Sadece barışla bile ilgili değil. Peygamber Efendimizin 'ok atın' tavsiyesinden tutun da, sevgilinin kirpiklerini oka, kaşlarını yaya benzeten klasik edebiyata kadar milletimiz için ok ve yay, tarih boyunca ok ve yaydan çok daha fazlası olmuş. Verilen uzun aranın ardından son birkaç yıldır, okçuluğun altın çağını yaşıyoruz. Her yaştan, her meslekten insanlar boş vakitlerinde putanın karşısına geçip kiriş geriyor ve ok atıyorlar. Birçok hobi sporunu tahtından edeceğini daha şimdiden söyleyebileceğimiz geleneksel savaş sporumuz okçuluğa yönelen ilginin izlerini İstanbul Okmeydanı'nda geçtiğimiz yıl açılan Okçuluk Vakfı'nda sürdük. Sadece geleneksel Osmanlı okçuluğu değil isteyenler için modern olimpik okçuluğun da öğrenilebildiği kulübün hem hocalarıyla hem de öğrencileriyle kendi hikâyelerini ve yay çekip ok atmayı konuştuk.

Okçuluk Vakfı'nda, başlayan herkesin çok keyif aldığı okçuluk sporunu öğreten ekibin başında eski milli takım antrenörü Ali Vatansever var. Vatansever, 19 yıldır kiriş çeken profesyonel bir okçu. Önce milli takım sporcusu olarak birçok yarışmada ülkemizi temsil etmiş. Daha sonra milli takım antrenörü olarak yeni sporcularımızın yetişmesinde görev almış. Yirmi yıla yaklaşan okçuluk serüveninde şimdi Okmeydanı Okçuluk Vakfı'nın baş antrenörü olarak genç sporcuları olimpiyatlara hazırlıyor. Okçuluk, nereden nereye geldi diye sorduğumuz Vatansever, 'Buranın açılışında yediden yetmişe herkesi bekliyoruz demiştik ama bu sözümüzün bu kadar karşılık bulacağını beklemiyorduk. Gerçekten şu an böyle bir fotoğraf oluştu. Yoğunluğu gençler de olsa her yaştan öğrencimiz var' diyor. 'Biz başladığımız yıllarda Türkiye'de neredeyse okçuluk yok gibiydi' diyen Ali Hoca, okçuluğun gösterilen ilgi dolayısıyla bugün altın devrini yaşadığını belirtiyor.

58 YAŞINDA ÖĞRENCİMİZ VAR

Gonca Genç, okçuluğa heves edenlerin vakıfta karşılaşacakları hocalardan bir diğeri. Gonca Hoca da yılların eskitemediği antrenörlerden biri. O da uzun yıllar önce 1989'da başlamış okçuluğa. 2007 yılından beri antrenör olarak çalışan Genç, okçuluk sporunun on yıl öncesine kadar çok büyük bir ivme kazandığını söylüyor ve ekliyor 'Yapılması gereken daha çok şey var.' Öğrencilerinin yaş aralığını sorduğumuz Gonca Hoca, 'Daha bu sabah dersi olan bir bayan öğrencim vardı, 58 yaşında. Olimpik okçuluk yapıyor' diyor.

ESKİDEN TEK BİR ALAN VARDI

Eski sporcular da vakfın kuruluşunu fırsat bilerek okçuluğa daha yoğun şekilde geri dönmüşler. Tekkede tek başına çalışırken bulduğumuz Gamze İnce onlardan biri. 1991 yılında okçuluğa başladığını söyleyen İnce, 1996 yılında üniversiteye girdiğinde milli takım sporcusu iken bırakmak zorunda kalmış. İnce'nin bugünlerde hemen her gün işten çıktığında ilk durağı Okçuluk Tekkesi oluyor. 'Benim başladığım yıl İstanbul'da sadece bir tane atıcılık alanı vardı ama bugün yedi sekiz tane ayrı atıcılık kulübünden söz edebiliyoruz' diyen İnce, müsabakalara da hazırlanıyor. Okçuluğa ilginin son yıllarda inanılmaz şekilde arttığının altını çiziyor.

MİLLİ TAKIMA HAZIRLANIYORUM

Okçuluk sporuna merak salıp, profesyonel olmak için çalışan yeni kemankeşlerin hikâyeleri birbirinden güzel. Ama asıl tetikleyici unsurun atıcılık alanlarının ve okçuluk kulüplerinin açılması olduğunu söylemeliyiz. Evrim Sağlam, 18 yaşında genç bir okçu adayı. Bir yıldır okçuluk dersleri alıyor. Evrim'in hikâyesi biraz mekân kaynaklı… Evlerinin, Okçuluk Vakfı'nın bulunduğu yere yakın olduğunu söyleyen genç sporcumuz, önce hiçbir fikri yokken ne olduğuna bakmaya gelmiş. 'Bir iki denemeden sonra çok keyif aldım ve başladım' diyor. Şu sıralar milli takıma hazırlanan Evrim, en çok istediği şeyin, uluslararası yarışmalarda Türkiye'ye ödül getirmek olduğunu söylüyor.

Okçuluk kulübünde karşılaştığımız en genç sporcular ise 11 yaşındaki Uğur Yazıcı ile 12 yaşındaki Ayşenur Durmuş. İki genç okçu adayı da henüz bir yıldır eğitim görüyorlar. Ayşenur, kendisi de okçu olan annesinin kuzeninin yönlendirmesi ile başlamış, Uğur ise 'Biz yaz tatilindeyken babam kendisi okçuluk kursuna yazılmış, o beğenince benim de bu sporu yapmamı istedi. Ben de yaptıkça sevdim ve şimdi yarışmalara katılmak istiyorum' diyor.

GÖNLÜM OSMANLI YAYINDA

Ahmet Dağ, kursun çiçeği burnunda öğrencilerinden biri. Tekkenin yakınındaki bir spor salonuna spor yapmaya gelip giderken tekkeyi fark etmiş ve içeri adım atmasıyla kendisi için yeni bir dünyanın kapıları aralanmış. Başlamaya nasıl karar verdiniz diye sorduğumuz Dağ, 'Bir iki deneme atışı yapmak yetiyor' diyor. 'Olimpik yayla da ok attım, onu da denedim ancak klasik yayı çok daha güzel buldum' diyen Dağ, kursa yazıldıktan sonra arkadaş çevresinin önemli bir kısmını da kurs öğrencisi olmaya ikna etmiş.

BİRLİKTE GELİYORLAR

Okçuluk Vakfı'nın çiçeği burnunda öğrencilerinden biri de Kenan Özcan, henüz altı ay olmuş başlayalı. O da arkadaş tavsiyesi üzerine başlamış ve şimdi okçuluk sporunun gönüllü tanıtıcısı gibi her temas ettikleri kişiye muhakkak başlamalarını tavsiye ediyor. Eşiyle birlikte düzenli olarak eğitimlere katıldığını söyleyen Özcan da geleneksel Osmanlı yayına gönül verenlerden.

OĞLUMLA OK ATIYORUZ

Hatice Naç da arkadaş tavsiyesi üzerine okçuluk sporuna başlayanlardan biri. 'Uygun olabilecek bir spor yapmak istiyorduk, burayı görünce gelip denedik ve keyifli olduğunu görünce başladık' diyor. Hatice Hanım, kursa oğluyla birlikte geliyor. Kendisi geleneksel Osmanlı yayı kullanırken, oğlu olimpik okçuluk eğitimi alıyor. Hatice Hanım'a okçuluğa başlamadan önce ve başladıktan sonraki düşüncelerini şöyle anlatıyor: 'Buraya başladıktan sonra okçuluğa gelmek isteyen çok kişinin olduğunu fakat uygun şartlar ve birlikte gelebilecek arkadaş aradıklarını farkettim. Konuştuğumuz, anlattığımız herkes en azından bir kere gelip görmeye karar veriyor. Bir iki atış yapınca da devam etmek istiyorlar. Biz de hem arkadaşlarımızla hem de oğlumla birlikte gelip ok atıyoruz.'

Şampiyonlar yetiştirmek için ne gerekiyorsa yapıyoruz

Fatih Sultan Mehmet tarafından atıcılık bölgesi olarak vakfedilen Okmeydanı'nı yeniden asli şekline dönüştüren ve geleneksel okçuluk geleneğini canlı tutan Okçuluk Vakfı başkanı Haydar Ali Yıldız: 'Dünya şampiyonları yetiştirmek içi ne gerekiyorsa yapacağız' diyor.

Fatih döneminden itibaren atıcılar için bir merkez olan bu alan yakın zamanlara kadar metruk bir haldeydi. Şimdi 'Okçular Vakfı' var burada...

Fatih, fetihten sonra burayı 'atıcılar bölgesi' olarak vakfediyor. Vakfiyesi'nde de 'Burada hayvan otlatılmaya, ev yapılmaya, kuş dahi uçurtulmaya' diye kesin ifadeler var. Burası okçuluğa tahsis edilmiş tarihteki en eski alan. Okçular Tekkesi'nin bugünkü anlamıyla Okçular Spor Kulübü'nün temelleri 1453 yılında atılmış yani.

GELENEK MODERNLE BİRLİKTE

Geleneksel Osmanlı okçuluğunu canlandırmanın dışında neler yapılıyor?

Vakıf kurulurken temel gayemiz, önce ecdadın vakfettiği bu yapıyı ve buradaki geleneği devam ettirmekti. Yani geleneksel Türk okçuluğunu tekke kültürüyle birlikte devam ettirmek aynı zamanda da olimpik yarışmalarda dünya şampiyonu okçular yetiştirmek. Yani modern okçuluk ve geleneksel okçuluğu birlikte devam ettirmek… Okçuluğu tanıtmanın yanında inancımızın özünde bulunan ve tarihten tevarüs ettiğimiz değerlerimizi gelecek kuşaklara aktarmak.

Buranın tarihsel işlevi Osmanlı ordusuna okçu yetiştirmekti…

Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük okçusu bu kulübün mensubudur; Tozkoparan İskender. 845 metreye buradan ok atabilmiştir. Bu mesafeye bugün en gelişmiş makaralı yaylarla bile ulaşılamıyor.

Kemankeş sırrı diye bir şey de var ?

Evet, o da okçuluğun sırrıdır. Onu bilmeden okçu olunamaz. Eskiden okçuluğa kabul törenlerinin bir seremonisi vardı, ritüeller yerine getirilir ve şeyhin huzuruna çıkılırdı. Şeyh de kemankeş olmak isteyen kişiye kemankeş sırrını sorardı. Oradan gelir o. Kemankeş sırrı da Enfal Suresi'nin 17. ayetidir; 'Attığın zaman sen atmadın, fakat Allah attı.'

STRESE KARŞI OKÇULUK

Sadece beden eğitimi değil, ruh eğitimi de veriliyor yani…

Kesinlikle. Biz de bu amaçla zaten burayı, spor tesisi ve tekke bölümü diye iki ayrı yapı üzerine oluşturduk. Daha çok tarih ve inanç ağırlıklı olmak üzere düzenli sohbetler organize ediyoruz. Peygamberimizin okçulukla ilgili kırk tane Hadis'ine rastlıyoruz. Bir tanesini de bugün aslında insanlığın yaşadığı sıkıntıları aşma konusunda bir rehber olur düşüncesiyle ifade edelim: Resulullah Efendimiz buyuruyor ki; 'Üzüntüye kapıldığınız zaman ok atın. Çünkü ok atmak üzüntüyü, kederi dağıtır.'

Buranın ihtiyaçlarına ilişkin medyaya yansıyan bir konuşmanız olmuştu, Bilal Erdoğan'la…

 

Burası bugün itibariyle dünya şampiyonalarına okçu yetiştirecek bir mekân. Geçtiğimiz ay da dünyaca ünlü eski bir Sovyet okçuyu misafir edip, burayı nasıl geliştirebiliriz düşüncesiyle danışmanlığına başvurmuştuk. 'Hocam bizim amacımız olimpiyat derecesi yapan okçular yetiştirmek, neler yapmamız gerekir?' dediğimizde; 'Bir kere buhar odanızın olması gerekiyor. Çünkü şampiyon olacak okçunun, sabah, öğlen ve akşam düzenli ok atması lazım. Dolayısıyla kaslarının gevşetilmesi lazım, bir masöre ihtiyacınız var. İkincisi de kasların eski haline dönmesi için bir de sporcunun havuza girmesi gerekiyor dedi. ' Biz de bunu nasıl yaparız diye düşünürken Bilal Bey'le de bunu konuştuk. Hepsi bu. Biz şampiyon sporcu çıkarmak için ne gerekiyorsa yapacağız. Aynı şekilde birkaç tane üniversite ile görüştük, burada bir eğitim akademisi açmayı düşünüyoruz.

Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Senin Şehrin, Senin Siten
  • Ev Eşyaları Neye Göre Seçilir?
  • Spor Gereçleri ve Kullanım Şekilleri
  • Konyaspor uzatmalarda güldü!
  • Konya’da yarın elektrik olmayacak mahalleler (8 Şubat 2024)
  • Alev Alatlı hayatını kaybetti
Tüm Hakları Saklıdır © 2013-2015 Haber Konya | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : +90 332 351 66 50 | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA