• Konya19 °C

Lokman Koyuncuoğlu

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Konya'daki marketleri uyarıyoruz!

27 Şubat 2008 01:31
İki haftadır Konya’nın misafirleri “İbrahim” olunca, birinden siyaseti, diğerinden ekonomi dinleyince kafam rahatladı. MÜSİAD Konya şubesine misafir olarak gelen Karagül ve Kahveci önemli anlatımlar yaptılar.

Bu programların birinde, aynı masada olduğumuz Helvacızade’nin sahibi Tahir Büyükhelvacıgil, bir araya gelemediğimizden demle bir fikir attı ortaya. Masanın diğer konukları olan; Seyit Mehmet Buğa ve Salim Çokyürür’ü de işe katarak; “Bizim Zade’ yağı ile, bir Selva makarnayı, Salim Bey’in Grandeur tenceresinde pişirerek, yiyelim. Masada sanayici olmayan bende ancak bunu yazabilirim diye, bu muhteşem birlikteliğe katkı sağlayabildim. Gerçektende Konya önemli markalar çıkarmasına çıkaracakta, bunun için şartlar bir türlü oluşmuyor.

Türkiye’de olduğu gibi Konya ticarette kabuk değiştiriyor. Bu değişime ayak uydurabilmek için, yerli üreticilerinde maksimum desteklenmesi gerek. Son yıllarda ucuz konut edindirme projesinin temel mimarlarından TOKİ, ülkenin hemen her şehrinde toplu konut projeleri üretiyor.

TOKİ’nin ucuz ve kaliteli ev yapımındaki birinci faktör, evsizlere ucuz konut edindirme. İkincisi de Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden olan inşaatın piyasaları hareketlendirmesi. Piyasaların hareketlenmesi nasıl olur peki? Bir inşaatın yapımını sağlayan tedarikçilerin mal ya da hizmetlerini bulundukları şehirden alarak, o şehre yapılan konut oranında katkı sağlanır. Aslında hükümetin, bu toplu konut projesinden düşündüğü önemli fayda da inşaat sektörüyle ilgilenen firmaların sürekli iş yapıp, piyasayı canlı tutmaktı. Maalesef bu Konya için olmadı.

Konya’da TOKİ tarafından yapılan toplam konut sayısı 7 bin- 7 bin 500 civarında. Küçümsenmeyecek önemli bir rakam bu. Bu konutların çok az bir kısmının işlerini Konyalı firmalar alabildi. Yapılan konutların %75 için Konya’dan nerdeyse tek çivi satın alınmadı.

İnşaatta çalışan işçiler dahil temel inşaat ihtiyaçları başka şehirlerden sağlandı. Anlayacağımız, Konya’ya o kadar konut yapıldı ama mesela Larende esnafı mesela Marangozlar esnafı, bu kadar büyük işlerden tek kuruş nasiplenemediler. Serbest çalışan mühendisler, mimarlar o kadar varlık içinde yokluk çektiler. Dolayısıyla yaklaşık 200-250 milyon dolarlık işlerde Konya avucunu yalamak zorunda kaldı. İşin daha kötü bir yönü ise, bu binalar yapıldığı için şehrin konut ihtiyacı azaldı ve bu esnaf için iş imkanları da iyice sıkıntılı bir hal aldı.

İnşaatta olan sıkıntının özellikle perakende sektöründe de baş göstermesi söz konusu. Malumunuz Konya’daki marketlerden bir kısmı artık ulusal ve uluslar arası zincirler tarafından işletilmeye başladı. Tam burada Konya’nın yerel dinamiklerini oluşturan marka olmaya aday firmalarının özellikle bu market raflarında görülmesi gerekir. Konya merkezli marketler dışındakiler de maalesef bulundukları merkezden alış-veriş yapma ve Konyalı üreticiyi ikinci sınıf olarak görme eğilimi seziliyor. Çoğu zaman Konyalı üretici yok sayılıyor. Bu çok tehlikeli bir gidişat. Biz tüketimimizi Konya’dan yapıyorsak, bu marketlerde satın almalarının belli bir kısmını Konyalı firmalardan yapmak zorundalar.

Eğer tek taraflı bir alış-veriş olursa, Konya olarak biz bindiğimiz dalı kesmiş oluruz. Henüz filizlenip ulusal pazara çıkacak firmalar, kendilerini Konya’da bile gösteremezlerse nasıl marka olabilirler ki?
Merkezleri zaten Konya’da olmadığı için, bütün vergilerini diğer Büyükşehirlere aktaran bu marketler, satın almalarının Konya boyutunu da es geçerlerse, bizim üzerimizden para kazanıp, bizim ileriye dönük tüm varlıklarımıza büyük sıkıntılar verecekler demektir. Bunun tedbirini yasal ve etik yollarla almamız gerekiyor. Yoksa Konya için çok geç kalmış olabiliriz.

Mevlana diyor ki; hac zamanı gelince Kabe’yi ziyaret etmeye niyetlen. Oraya vardın mı Mekke’yi de görürsün.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Senin Şehrin, Senin Siten
Tüm Hakları Saklıdır © 2013-2015 Haber Konya | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : +90 332 351 66 50 | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA