• Konya14 °C

Hakan Bahçeci

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Kalplerdeki 'Sekîne'

02 Haziran 2011 23:43

Günümüz insanı hızlı akan bir yaşama ayak uydurmak durumunda kaldı. Esasen vakit, sabit hızla sürgit devam eden bir olgudur. Bununla birlikte kişinin içersinde bulunduğu hal ve şekil, vakte kişisel bir hız katar. Gelişen teknoloji, iletişimin akıl almaz yolculuğu, ekonominin vazgeçilmez tesiri ve dünya sisteminin tüm bunları süslemesindeki başarısı, görünürde hızlı bir hayatın yaşandığı yanılsamasını doğurdu.

Çağın insanı, ruhi bir çıkmazın içinde bulunduğunu anladığında işi işten geçmişti. Hayatın hızından, debdebesinden, baş döndüren devir daiminden bunaldığını fark ettiğinde bunu görmezlikten gelmeyi tercih etti ya da pansuman tedavilerle geçiştirmeyi düşündü.

 Değişim ve hızdaki artış duraksamadan devam edeceğe benziyor. Bu durumla mücadele etmekse insanın kendine kalıyor. Akıl ve ruh sağlığındaki bozulmalar, ikili ilişkilerdeki güvensizlik, muhabbetteki yüzeysellik, yalnızlaşmayı ve içe dönük kalmayı zorluyor.
 
 Müslümanlar içinse özellikle son yüzyıl daha ağır ve sıkıntılı geçti. Dünya düzeninde kendisini doğru ifade etme olanağı verilmeyen, horlanan ve ötekileştirilen dünya Müslümanları yıllardır içinde bulunulan kargaşadan çıkmayı başarmış değiller. Aslında Müslüman, zaten her an mücadele ve murakabe içindedir. Hep hareket halinde, hep anlamlı bir kavganın ortasındadır. Yenilmiş gibi görünmesi tamamıyla sanaldır. Lakin aziz ve üstün bir inanç sahibi olmak, inanılan düzenin de hep üstün olmasını arzular.
 
 Müslüman, günümüz dünyasının getirdiği dert ve sıkıntılardan “sekine” halinde olmakla sıyrılabilir. Yaşadıkça, mücadele de olacaktır, dert de, kavga da olacaktır çile de. Bu durumda her an sakin kalabilmek, huzur ve mutmain bulabilmek, kalpten başlayan bir iş olsa gerektir. İmanın tarifi de böyle değil midir zaten?

“sekîne” kelimesi Kur’an-ı Kerimde Fetih Suresinde geçen bir kavramdır. “Allah ise, Peygamberine ve inananlara sekine (huzur ve güvenini) indirmiş ve onların takva (Allah'a karşı gelmekten sakınma) sözünü tutmalarını sağlamıştı. Zaten onlar buna lâyık ve ehil idiler” mealindeki yirmi altıncı ayette yer alan kavram, belki de şu günlerde gündemde tutmamız gereken kavramlardan biridir.

“sekine” sükûn ve güven, rahat ve ağırbaşlılık anlamlarını taşımakla birlikte, nefisteki telaş ve heyecanın kesilmesiyle meydana gelen ve kalp oturması, yürek ısınması, gönül rahatı denilen huzur ve sükûn hâline ve bu hâlin kaynağına da denir. Bu haliyle sakin olmak kavramıyla yakınlaştığı görülür ancak Müslüman’ın sakinliği, kesinlikle durağanlık, durgunluk değildir. Her an ve her hızda kalp sakinliğini koruyabilmek ve sakinlik üzerine karar verebilmek demektir. Sükûnet kavramı da tam olarak kavramın içini doldurmaz. Susmak değil gerekeni gerektiği yerde konuşabilmek daha anlamlı gelmektedir. Günlük nafakası yanında olan bir fakirin bu durumdan zevk alması gibi bir haldir “sekine”.

Müslüman’ın imanından zevk alması, kalbinin mutmain olması, dünya meşgalesi ve gailesi karşısında anlamlı ve rahat bir kalp hâlidir “sekîne”de olmak. Sekîne, nefsin arzu ve istekleri karşısında dik durabilme başarısı ve bu başarının verdiği hazdır.

Akıl ve ruh sağlığı açısından bakıldığında bile “sekine” halinin evvel emirde en önemli tedbir ve tedavi yolunun olduğu anlaşılacaktır. Maddî ve manevî sıkıntılar karşısında ruh ve kalp dünyamızın “sekine” haline yakın olması ne büyük nimettir.

Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Senin Şehrin, Senin Siten
Tüm Hakları Saklıdır © 2013-2015 Haber Konya | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : +90 332 351 66 50 | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA