• Konya14 °C
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Her ülke tehdit görecek
06 Şubat 2014 Perşembe 09:01

Her ülke tehdit görecek

Başbakan Erdoğan 17 Aralık darbe girişiminin dünyada Gülen örgütüne bakışı değiştirdiğini söyledi.

Başbakan Tayyip Erdoğan, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in davet üzerine gittiği Berlin dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Uçaktaki sohbetin ana konusunu, AB ile ivme kazanan ilişkiler, 17 Aralık darbe girişimi, savcı ve polislerin görevlerinin değiştirilmesi, telefon dinlemeleri ve tapeleri ile HSYK'yla ilgili çalışmalar oluşturdu.

Gerek Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande'ın Türkiye ziyareti, sizin Brüksel ve Almanya ziyaretiniz, AB ile ilişkilerde yeni bir ivme beklenebilir mi?

Doğrusu ben daha olumlu bir istikamette gelişmenin olduğu kanaatindeyim. Temenni ederim ki Hollande ve Şansölye'yle yapacağımız bundan sonraki görüşmeler daha iyi olacak. Zannediyorum münasebetler bundan sonra çok daha farklı, olumlu istikamette gelişecektir. Artık bir Sarkozy anlayışı Fransa'da yok.

AK PARTİ AB'DEN KOPMUYOR

Alman Dış Politika Cemiyeti'nde vurguladınız; Bölgemizdeki olaylar, Türkiye'nin AB üyeliğinin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Bu süreçte AB de Türkiye'ye yaklaşmış olamaz mı?

Bu süreç tabii, aslında arka arkaya geldi. Bunu iyi değerlendirmemiz lazım. Yani birilerinin 'artık AK Parti Hükümeti her yerden kopuyor. Dost kalmıyor' gibi bir yaklaşımları vardı. Biliyorsunuz yazılı ve görsel medyada da birileri tarafından haberler yapılıyordu. Tabii şu an bizim Brüksel ziyaretimiz, sayın Hollande'ın Türkiye'yi ziyareti ve bizim Almanya ziyaretimiz uzaklaşma olmadığını gösteriyor.

BİRAZ GEZİ'Yİ KONUŞTUK

Merkel'in 17 Aralık sürecine bakışı nasıldı? Bu konu gündeme geldi mi?

Diyebilirim ki konunun üzerinde hemen hemen hiç durmadık. Biraz Gezi'yi konuştuk. Özellikle sosyal demokratların 17 Aralık'a yönelik soruları vardı. Tabii en ilginci şu; Türkiye'deki HSYK olayını, inanın halkımızın büyük çoğunluğu hiç bilmiyor. Biz bir şeyleri anlatıyoruz ama halkımız bilmiyor. Yani nedir, o yani savcıların bir defa atanması olayında Hükümetin direkt etkisi var. Adalet Bakanlığı atıyor savcıları Almanya'da. Onay mercii Parlamento. Aynı durum hakimlerde de var. Bizde ise böyle bir durum var mı?

Hakimin yakasında siyaset rozeti olur, dediler?

Kafasının içinde olabilir…

Almanya'daki Türklere yaptığınız konuşmada, Merkel'e teşekkür etmeniz dikkat çekti.

Bazı şeylerden onlar çok çekiniyorlar. Bundan önceki konuşmam…. Orada ben 'Entegrasyona evet, asimilasyona hayır' demiştim. O zaman başta Bild olmak üzere o konuşmamı saptırmışlardı. Ve benim 'entegrasyona hayır' dermiş gibi bir ifadeyi yaydılar. Ve bunu tüm Avrupa'ya yaydılar. Halbuki ben açık net Avrupa'daki kardeşlerime 'Aman entegre olun. Bu noktada bir sıkıntı meydana getirmeyin' dedim. Ama asimilasyona gelince 'hayır' dedim. Çünkü 'dönüştürmek, insanları kültüründen düşüncelerinden milletinden bayrağından koparmak insanlık suçudur' dedim.

17 ARALIK'A BAKIŞ DEĞİŞECEK

17 Aralık süreci Alman heyetlerince size çokça soruldu mu?

Öyle detay sorular olmadı. Şöyle bir şey var. Öyle zannediyorum ki bundan sonraki süreç, 17 Aralık'ı patlatanlarla ilgili dünyada pek bugüne kadar bakılan bir süreç olmayacak.

Bakış mı değişecek?

Evet. Yeni, 'yarın bizde de olmayacağı ne malum' gibi bakılacak.

Buna Amerika da dahil mi?

Orada zaten biliyorsunuz FBI olsun, onlar zaten birşeyler yaptılar, orada da bir süreç başladı…

YENİ SİYASİ AKTÖRLER ÇIKABİLİR

'30 Mart bir dönüm noktası olacak' dediniz. Nasıl bir dönüm noktası olacak?

Şimdi, saflar netleşiyor. 30 Mart'tan sonra siyasette yeni bir dönüşüm olabilir. Bu dönüşümün içinde yeni aktörler ortaya çıkabilir. Bu yerel seçim olduğu için cesaret edemeyebilirler. Ama seçimden sonra 2015 için şu anda birileri hazırlığın içine girip bazı adımlar atabilir. Onun için 30 Mart milat olacak. Ben şunu da söylüyorum. AK partinin bu seçimlerde alacağı oyun durumu çok çok büyük bir önem kazanıyor. Bakıyorsunuz bir gazete akla ziyan, kendine göre, masa başı bir anket oluşturuyor.

'Birinci olursak' dediniz….

'Birinci parti olursak' demedim. Allah'ın izniyle birinci partiyiz. Ben anamuhalefet gibi konuşmam. Anamuhalifet ne diyor; 'İktidar partisinin, AK Parti'nin tek alternatifi biziz' diyor.

Kılıçdaroğlu'nun grup konuşmasındaki iddialar için ne diyorsunuz?

O önce SSK Genel Müdürlüğü döneminde yaptıklarının hesabını versin. Rahşan affıyla kurtuldu. Kızı Vakıfbank'a girmiş. Duyunca, hayırlısı olsun dedik. Sonra o malum ayakkabı kutusundaki para olayının ardından istifa etti. O kutudaki para bağışın yapıldığı vakfın hesabına girdi. Banka hesapları gizlidir. Ama murakıp mı, müfettiş mi birileri o hesaplara ulaştı… Şimdi tutturmuş bir TÜRGEV… Peki, bizden önceki dönemlerde Fatih Belediyesi, ÇYDD, İstek Vakfı, TEV'e arazi bağışlamadı mı? O vakıflar suç işledi demiyorum, Kılıçdaroğlu'nun samimiyetsizliğini anlatmak istiyorum. TÜRGEV yeni değil ki; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığım dönemde kuruldu.

Evimin dinlenmesi casusluk faaliyeti

17 Aralık'la 'paralel yapı', 'Darbe' dediniz. Bununla ilgili idari tasarruf kullanıyorsunuz. HSYK gibi bir çok alanda yasal çalışmalar da var. Adli bir süreçte olacak mı?

Mesela benim evimin dinlenmesi... Bu casusluktur. Bununla ilgili atılması gereken adımlar atıldı. Ankara Cumhnuriyet Başsavcılığına çok gizli kaydıyla dosya gönderildi. Ama bu bile basına servis edildi. Başbakanlık Teftiş Kurulu'ndan gizli çıktı, savcılıkta sızdı. Atamaları eleştiriyorlar. 250 bini aşkın polis var. Yanlış yapanların elbette yer değiştirecek. Yargıdaki yanlışlara da HSYK el koydu. Orada da asıl atama listesi sonra gelecek. 4 bakanla ilgili dosyaları savcılık 'muvaza var' diyerek geri gönderdi, şimdi yeniden incelenecek.

Muhalefet, sizin 17 Aralık'la ilgili darbe ve paralel devlet söylemenizi, savcıları değiştirmenizi yolsuzluk ve rüşvet iddialarını kapatmak için geliştirdiğinizi söylüyor?

O zaman ben size şunu sorayım; onlar savcı da bunlar savcı değil mi? HSYK karar verdi, çünkü muvaza var. Emniyetteki tutanakla yargıdaki tutanak arasında farklılıklar var.

Paralel yapının yargıda ve emniyette olduğunu söylüyorsunuz, bu konuşmanızda 'yargı ve güvenlik güçleri' dediniz, askeri de kastediyorsunuz?

Askere sızma gayretleri de var. Adana olayı anlamlıdır (MİT'e ait TIR'ların durdurulması) Polis bölgesinde bunu yapamazsınız. MİT mensubuyum deyince durması lazım. İşte bu paralel devletin işbirliği. Albayı görevden aldılar. Poliste 24 saatte açığa alınırdı. Bu durumda deliller karartılabilir.

Normalleşme yoluna girdik

'Gezi'den sonra bu darbe teşebbüsünü de önledik' dediniz. Size göre bu olayların arkası gelebilir mi?

Yani hiçbir ülkede, özellikle demokratik ülkelerde buna ABD de Rusya da dahil bu tür eylemlerin olmadığı zaman var mı? ABD'de neler yaşandığı ortada. Ve o süreçte ABD ciddi manada sarsıldı. Bakıyorsunuz Avrupa'da bir çok ülke ciddi sarsıntılar geçirdi, Yunanistan, Ukrayna. Yani birileri bir yerleri ciddi manada karıştırmanın gayretinde. Almanya, Frankfurt ve Hamburg olaylarıyla bazı şeyler yaşadı. Türkiye'de de alternatifimiz olanlar sandık yoluyla iktidara gelemeyeceklerini görünce bu defa bu yollara tevessül etmenin gayreti içine giriyorlar. Bakıyorsunuz 12 ağaçla yok iyi niyetli adımlardı falan. Bunun neresi iyi niyetli. Cam çerçeve indireceksin, ondan sonra molotoflarla falan esnafa, vatandaşa saldıracaksın. 'demokratik hak ve özgürlük' diyeceksin. Bunun yolu fikirden, düşünceden, sandıktan geçer. Bunu yapmıyorlar. Yapınca sandıktan geçemeyeceklerini biliyorlar çünkü. Şu an Doğu'da olanlar, buna benzer şeyler. Benim Van Büyükşehir Belediye Başkan adayım, pırlanta gibi bir insan, orada esnaf ziyareti yaparken taşla sopayla saldırıyor. Hani siz demokrattınız. Hani sizin partiniz Barış ve Demokrasi Partisi'ydi. Niye saldırdınız adayıma. Ne yaptı size, esnaf ziyaret ediyor.

17 Aralık'la başlayan süreçte 'Ne zaman normale döneceğiz' soruları soruluyor. Şu an normale döndü diyebilir miyiz? Ya da ne zaman genel anlamda normalleşmeden bahsedebiliriz?

Şu an bir normalleşme sürecindeyiz. Ancak biliyorsunuz ki başlattıkları bir yargı süreci var. Yargı sürecinin noktalanması normalleşmeyi getirecektir. Ama normalleşme yoluna girdik diyebilirim.

Ne manada normalleşme?

Bu işler çözüldükten sonra artık vatandaş şunu görecek; 'Artık ben dinlenmiyorum.' Neyle? Ağır ceza mahkemesi oybirliğiyle karar vermezse kimseyi dinleyemezsin. Bu nedir; ancak buradan gelecek olan dinleme delil kabul edilecek. Bunun dışında ne MİT'in ne de Emniyet İstihbarat'ın verdiği dinlemeler delil kabul edilmeyecek. Ama istihbarat bilgisiyle suçüstü yapabiliyorsan yaparsın. Bunun dışında yargıda delil olmaz.

ÖZGÜN KAYNAK

Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Senin Şehrin, Senin Siten
  • Ev Eşyaları Neye Göre Seçilir?
  • Spor Gereçleri ve Kullanım Şekilleri
  • Konyaspor uzatmalarda güldü!
  • Konya’da yarın elektrik olmayacak mahalleler (8 Şubat 2024)
  • Alev Alatlı hayatını kaybetti
Tüm Hakları Saklıdır © 2013-2015 Haber Konya | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : +90 332 351 66 50 | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA