• Konya17 °C
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
HAS Parti adaylarından demokrasi manifestosu
14 Nisan 2011 Perşembe 15:23

HAS Parti adaylarından demokrasi manifestosu

Halkın Sesi Partisi Konya Milletvekili Adayları bu sabah düzenlenen basın toplantısı ile seçim çalışmalarının startını verdi.
Halkın Sesi Partisi Konya Milletvekili Adayları  bu sabah düzenlenen basın toplantısı ile seçim çalışmalarının startını verdi.
 
Adayların hazır bulunduğu toplantıda konuşan Has Parti Konya İl Başkan Vekili Esat ULU 12 Haziran 2011 Seçimlerinin Türkiye ve Konya için hayırlı bir sonucun çıkmasını temenni ettiğini belirterek “Biz HAS Parti Konya İl Teşkilatı Olarak Tüm Birimlerimizle Seçimlere Hazırız.” Dedi.Milletvekili adayların kendilerini tanıtmasıyla başlayan basın toplantısında Milletvekilleri adına söz alan Av.Veli TOLU; Demokrasi Manifestosu olarak nitelediği konuşmasında Konya’nın yerel sorunları dile getirdi.

Toplantıda Milletvekili Adayları adına söz alan Av. Veli TOLU yaptığı açıklama, “Üyelerimizin iradesine saygı gösterdik ve listemiz üyelerimizin iradesiyle belirledi” şunu açıkça ifade etmeliyiz ki bu liste falanın, filanın listesi değildir. Bu liste Has Parti Konya İl Teşkilatlarının Listesidir. Dedi.

İşte Has Parti Konya Milletvekili Adayı Av. Veli Tolunun Konuşmalarından önemli satırbaşları.

Erdemli insanların oluşturduğu topluluklarda her bireyin söz hakkı ve itiraz hakkı olduğunu ifade eden TOLU; Bunun dışında sürekli olarak benim yerime sen karar ver demek tekil egemenlerin doğmasına sebep olur.

Tekil egemenlik ne demek?

Ben anlamam sen bilirsin demek.

Ben düşünemem benim yerime sen daha iyisini düşünürsün demektir.

Yada tersinden bakarsak “sen anlamazsın, ben senin için daha iyisini düşünürüm” demektir ki bu da jakoben anlayışın en belirgin tezahürüdür.

Siz buna ister derebeylik deyin, ister reislik deyin, isterseniz krallık, isterseniz padişahlık diyebilirsiniz. Ama asla demokrasi ve cumhuriyet diyemezsiniz.

Tekil egemenin olduğu yerde bireyden bahsedemezsiniz. Bireyin fikri yoktur. Birey sadece itaat eder ama soru soramaz.

Sivil toplum örgütlerinin ve siyasi parti teşkilatlarının da önemi yoktur. Onlar sadece hizmet eder ama söz söyleme hakları yoktur.

İşte böyle bir toplumda her şey bir kişinin ya da zümrenin bekasına hasredilir.

Burada özgürlükten, adaletten, hakkaniyetten, kardeşlikten ve merhametten bahsedemezsiniz.

Ne yapalım o böyle istedi “vardır bir hikmeti” der geçersiniz.

Kulların yaptığı için “Hikmetinden sual olunmaz” anlayışı bir gelenek haline gelmişse orada kula kulluk başlamış demektir.

Bu böylemi olmalı?

Elbette hayır.

Böyle olmalı diyenler Türkiye’de Kurulu mevcut statükonun devamını istiyor demektir. Bu statüko hangi parti yada gurup adına olursa olsun kabul edilebilir bir statüko değildir.

Başkası yaptığı zaman kötü olanın biz yaptığımız zaman iyi olmasını düşünmek en basit tanımıyla iki yüzlülüktür.

Ancak özgürlük, adalet ve merhamet isteyenler için bunun böyle devamını istemek mümkün değildir.

Öyleyse ne yapılmalı. Öncelikle bu günkü siyasal statükonun sağlayıcısı olan 12 eylül vesayetçi mantığının ortadan kaldırılması gerekir.

Yani 12 eylül anayasasının, seçim kanunun, siyasi partiler kanununun, meclis iç tüzüğünün ve bunlara bağlı tüm kanunların en kısa sürede değiştirilmesi gerekir.

Bu sistem devam ettiği sürece partilerin daha özgür bireylerden oluşması ve demokrasinin gelmesi imkânsızdır.

Ancak iktidarın bu değişikliği yapacak iradeyi göstermediği de bir gerçektir.

Anayasa değişikliği her seçimde kavga üretmek ve oy toplamak için kullanılan bir malzemeden öteye gidememiştir.

 

Konya’nın sorunlarına da değinen TOLU şu hususlara dikkat çekti.

KONYA’NIN SAHİBİ YOKTUR

Bunu birilerini eleştirmek için söylemiyorum. Bir durum tespiti için söylüyorum.

Sivil toplum örgütleriyle, yerel medyasıyla, kamu kurum ve kuruluşlarıyla, belediye ve valilik makamlarıyla, siyasi partileriyle herkesin sorumluluğunu gerektiren bir sahipsizlikten bahsediyorum.

Mesela bir futbol takımız var ama sahiplenemiyoruz. Neden?

Çünkü takımın yöneticileri takımı sadece kendilerinin sanıp topluma mal edemiyorlar. Konya’nın yerel idarecileri takımı sahiplenmiyorlar. Toplum yöneticilerden kopuk, yöneticiler toplumdan kopuk. Yerel idareciler senin adamım benim adamım kavgasındalar.

Mesela kar yağdığı zaman uçak kalkamıyor. Ama sanayicilerimiz bunu dert edinmiyor.  Çünkü pek çoğumuz bunun oy verdiğimiz partiye zarar vereceğini düşünüyoruz.


Konya’nın ihracat toplamının yarısından fazlası mersin, Antalya ve İzmir’in hanesine yazılıyor. Ama hiç birimiz çıkıp Konya’da neden serbest bölge ve lojistik merkezi yok diye soramıyoruz.

En gereksiz yerlere üst geçitler yapılıyor ama nedenini sorgulamaya cesaretimiz yok.

Bütün pancar üreticilerinin tepesine kota ağalarını tebelleş ediyorlar ama sesini yükseltip itiraz eden yok.


Konya’da bulunan merkezi idare müdürlüklerinin, (tarım il md. Orman il md. Milli eğitim il md. Vs.) pek çoğu yıllarca vekâletle yönetiliyor (vekâletle yönetmenin eksik yönetme olduğunu bildiğimiz halde) ama bunun sebebini soramıyoruz.

8 yıldır iktidarda olan ak partiye neden hala başörtüsü yasağını kaldıramadığını soramıyoruz.

Vs. bunların pek çok örneğini verebiliriz.

BÜTÜN BUNLARIN SEBEBİ NE?

Vardır bir hikmeti diyerek umursamaz olmamız, parti ya da birilerinin bizim yerimize düşünmesini beklememizdir.

Ya da daha acısı idareyle olan ilişkilerimiz, korkularımız ya da parti taassubumuzdur.

Bütün bunların sonucu ceketimi assam seçilir anlayışının hâkim olmasına, yani millet adına seçilenlerin millete değil genel başkanına hesap verir hale gelmesine sebep olmaktadır.

Arkadaşlar biz böyle yapmayacağız.

Toplumun desteği ve zorlaması olmadan bu ülkenin gelişmesinin imkânsız olduğunu düşünüyoruz. Ve bunun için katılımcı, öncelikle özgür bireylerin var olduğu ve korkudan uzak bir toplumun inşasının zorunlu olduğunu düşünüyoruz. Bütün siyasal alt yapımızı da buna göre dizayn ediyoruz.

Milletvekili adaylarımızın tespitinde de bunu öngördüğümüz için aday tespitinde tamamen Konya teşkilatlarımızın talebi ve onayı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Böylece millet adına vekâlet alanların millete hesap vereceği bir siyasal ortam inşa etmeye çalışıyoruz.

Birilerinin milletvekili olması birilerini sevindirebilir. Yada birilerinin aday yapılmaması birilerini sevindirebilir. Ama bu milletin derdine çözüm olmaz.

Millet sorunlarını ancak kendisi söz sahibi olursa çözebilir. Buda ancak halkın sesini duyuracağı bir siyasal zeminin iktidar olması ile mümkün olacaktır.

 
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Senin Şehrin, Senin Siten
Tüm Hakları Saklıdır © 2013-2015 Haber Konya | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : +90 332 351 66 50 | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA