• Konya21 °C

Hakan Bahçeci

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Eskimez Yazı

04 Haziran 2014 Çarşamba 07:48

Şimdilerde Osmanlıca diye andığımız Türkçemizin yazı dili olan “Eskimez Yazı” azametinden ve heybetinden, derinliğinden ve estetiğinden hiçbir şey kaybetmeden köklerimizde bekliyor bizi.

         Bir zamanlar okuyamayana kız verilmeyen Mızraklı İlmihalin metninin Osmanlı Türkçesi olduğunu düşündüğümüzde şimdilerde, ecdadın mezar taşını okuyamamak nasıl bir zihinsel çöküntü yaşadığımızı anlatır belki de. Kur’an harfleriyle yazıldığı için her metni Kur’an sanmaya başladığımızdan beri dinin günlük hayatımızdaki tesiri zayıfladı.

         Dil yaşayan bir organizma gibidir. Ölmez, yok olmaz ama kaybolur. Dilini kaybedenlerin millet olma ve millet kalabilme yetenekleri körelmiştir artık. Eskimez yazımızda kaybolmaya yüz tuttu, ona gereken hürmeti göstermeyi bıraktığımızdan beri, ne estetiğinden ne rehberliğinden fayda göremiyoruz. Şimdilerde halimizi arz etmek için kullandığımız kelimelerin zayıflığı büküyor dilimizin şakımasını. Tuvalet ihtiyacını “abdest bozmak” olarak ifade eden dedelerimizin zenginliğine hasretiz şimdi.

         Gündelik hayatımızın her anında dini hassasiyetlerle davranmamız gerektiği gerçeği dil ile hayatiyetini korur. Türkçe, itikadî bir dildir. Bu topraklarda yaşayan insanlar, sabah ezanından gece namazına kadar tüm hâl ve hareketlerini inancına göre intizam eder, buna en büyük katkı dilidir. Konuştuğu kelimeler, kurduğu cümleler hep dinini hatırlatır.

         Eskimez yazı, bizzat inanç kaynaklı bir yapıya sahip olduğu için aynı zamanda muhafaza edicidir. Hele ki yazı ve yazma bakımından zengin ve alabildiğine özgür lakin o denli disiplinli yapısı hem kendini hem onu kullananı el adamının hainliklerinden korur ve gözetir. Eskimez yazının sahip olduğu ifade gücü ve yazarken yazanına verdiği hız, hem estetik hem pratiklik kazandırır. Bir misal vereyim; “yapma çiçek” dediğimizde “yapma” bir emir mi yoksa bir sıfat mıdır? Ecdat farkını belirtmek için elif ve güzel he harfini kelimenin sonuna koyarak durumu zekice çözmüştür.

         Eskimez Yazının elimizden kayıp gitmiş olması kendisinden dolayı değildir, sanıldığı gibi kargacık burgacık görünüyor olmasından hiç değildir. O bizzat bir operasyonun içinde kaybolup gitmiştir. Bir milletin köküyle, tarihiyle, ecdadıyla, ilmi mirasıyla bağını koparmak için göz göre göre feda edilmiş ve hatta yok paraya harcanmıştır.

         Millet hafızası ile birlikte yaşar, hafızayı canlı tutan yegâne unsur dildir. Canlılığımızı dil ile koruyorsak, hafızamızı kaybetmemizi isteyenler çok isabetli bir yerden vurdular bizi. Biz de vurulduğumuz yerden tedavi olmak yerine, yarayı unutmayı, başka uğraşlarla hafızadan silmeyi yeğledik. Sonucunda iki nesil önce dedemizin yazdığı vasiyetnameyi okuyamaz hale geldik.

         Bu halimizden ıstırap duyanlar,  Eskimez Yazının tekrar neşvünema bulması için gayret sarf edenler yok değil. Bu vesileyle hafta sonu Konya’da yapılan bir töreni anmak hatırlatmak isterim. Milli Eğitim Bakanlığında görevli öğretmenlere yönelik, Bakanlık ve Hayrat Vakfı işbirliği ile açılan Osmanlı Türkçesi Kurslarında sertifika almaya hak kazanmış öğretmenlerin sertifika töreni yapıldı.Oldukça verimli geçen ve katılım olarak yoğun bir teveccüh gören törende, MEB Bakan Yardımcısı Orhan Erdem’in balyalar dolusu kitabın, belgenin, haritanın Bulgaristan’a kaçırılmış olduğunu üzülerek anlatması dikkat çekiciydi. Emeği geçenlere içten şükranlarımızı sunduğumuzu bir kez daha belirteyim.

Hayrat Vakfının bu yöndeki gayretlerinin boşa gitmiş olmayacağına inanıyorum. Artarak devam etmeli bu çabalar. Sertifika almış öğretmenlerin ki içlerinde olmuş olmaktan dolayı sevinç ve gurur duyduğum tüm arkadaşların bir an önce öğrendiklerini öğrencilerine öğretmeye başlaması en büyük dileğimdir. 

Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Senin Şehrin, Senin Siten
Tüm Hakları Saklıdır © 2013-2015 Haber Konya | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : +90 332 351 66 50 | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA