Davutoğlu: Mazlumların hamisiyiz
Yayınlanma:
İstanbul'da düzenlenen "Arap Uyanışı ve Orta Doğu'da Barış: Müslüman ve Hristiyan Perspektifler" konulu konferansta konuşan Dışişleri Bakanı Davutoğlu Türkiye'nin Ortadoğu'daki rolüne dikkat çekti.
Davutoğlu, İstanbul'da düzenlenen ''Arap Uyanışı ve Orta Doğu'da Barış: Müslüman ve Hristiyan Perspektifler'' konulu konferansın katılımcılarına Dolmabahçe Sarayı'nın bahçesinde akşam yemeği verdi.
Burada yaptığı konuşmada, ''Bu bölgenin kaderi, bu bölgenin insanları tarafından çizilir'' ifadesini kullanan Davutoğlu, ''Hristiyanı, Müslümanı, Sünnisi, Şiisi, Alevisi, Nusayrisi, Dürzisi, Katoliği, Süryanisi, Keldanisi... Bütün bu Orta Doğu'nun sahibi hep beraber biziz'' dedi.
"SURİYE HALKININ YANINDAYIZ"
''Türkiye Cumhuriyeti olarak, 'Arap uyanışı' dediğimiz bölgesel uyanışa bakarken bir mezhep, bir etnisite, bir din görmedik'' diyen Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Biz Mısır'da Tahrir Meydanı'nın yanında dururken, meydandaki gençlerin kiminin Hristiyan, kiminin Müslüman olduğuna bakmadık. Tahrir Meydanı'nın, Tahrir felsefesinin, Tahrir ruhunun yanında durduk. Suriye'ye baktığımızda da kimin Sünni, kimin Şii, kimin Hristiyan, kimin Alevi olduğuna bakmıyoruz. Bütünüyle Suriye halkının yanındayız.''
Türkiye'nin Orta Doğu'da ''insanlık onuru'' için mücadele verenlerin yanında olduğunun altını çizen Davutoğlu, ''Biz Türkiye Cumhuriyeti olarak Tunus'ta Buazizi kendini yaktığında stratejik ve ahlaki bir karar aldık. Bu onur savaşında sıradan Orta Doğu insanının yanında yer alacağız. Bu bölgeyi bölmek isteyenlere, bu bölgede yeni soğuk savaşlar çıkarmak isteyenlere karşı bu bölgenin ortak kimliğini, bizim şehirlerimize de tecessüm eden kimliğini hayata geçireceğiz. Kim insan canına kıyıyorsa, zulmediyorsa, ona karşı çıkacağız'' diye konuştu.
"TÜRKİYE MAZLUMLARIN HAMİSİDİR"
Türkiye'nin Suriye'de Sünnileri desteklediğinin iddia edildiğine dikkati çeken Davutoğlu, ''Şu devlet, bazen şu ülke Hristiyanların hamisi, şunlar Şiilerin hamisi deniyor. Çok açık ve net söylüyorum; Türkiye, Orta Doğu'da mazlumların hamisidir. Mazlum kim ise sadece onun hamisidir. Biz Orta Doğu'ya baktığımızda Sünni, Şii, Hristiyan görmeyiz, o kadim geleneğin yaşayan unsurlarını görürüz. Hiç kimse de bu bölgedeki herhangi grubu himayeye muhtaç grup olarak lanse edemez, gösteremez ve kendisini hami tayin edemez'' şeklinde konuştu.
Orta Doğu'nun, bütün semavi dinlerin yeşerdiği coğrafya olduğunu hatırlatan Davutoğlu, ''Bütün semavi dinlerin geliştiği, ulu bir çınar olarak insanlığa bir sığınak olduğu bu büyük coğrafya neden bugün savaşların, etnik ve mezhebi çatışmaların, büyük kıyımların coğrafyası haline geldi? Bu bölgede neden köklü bir siyaset kültürü maalesef yok? Neden bütün merhamet dinlerinin doğduğu bu coğrafyaya şiddet ve öfke hakim? Neden Rabbimizin en büyük kaynakları bahşettiği, en zengin doğal kaynakların bulunduğu bu coğrafyada büyük, gelişmiş, halkına refah veren ekonomiler yok?'' şeklindeki soruların sorulması gerektiğini vurguladı.
Ancak bu soruların dışarıdan bir bakışla sorulmaması gerektiğini kaydeden Davutoğlu, ''Bunu oryantalistçe sormayacağız. Bunu içeriden bakarak, aynaya bakarak soracağız, nefsimize soracağız. Hristiyan, Sünni, Şii, Katolik, Ermeni, Ortodoks olarak, hangi kimlikte olursak olalım, aynaya bakarak soracağız. Ama aynada sadece kendimizi görmeyeceğiz, bütün bu geleneğin temsilcilerini göreceğiz, aynı bugün bir arada olduğumuz gibi'' diye konuştu.
Burada yaptığı konuşmada, ''Bu bölgenin kaderi, bu bölgenin insanları tarafından çizilir'' ifadesini kullanan Davutoğlu, ''Hristiyanı, Müslümanı, Sünnisi, Şiisi, Alevisi, Nusayrisi, Dürzisi, Katoliği, Süryanisi, Keldanisi... Bütün bu Orta Doğu'nun sahibi hep beraber biziz'' dedi.
"SURİYE HALKININ YANINDAYIZ"
''Türkiye Cumhuriyeti olarak, 'Arap uyanışı' dediğimiz bölgesel uyanışa bakarken bir mezhep, bir etnisite, bir din görmedik'' diyen Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Biz Mısır'da Tahrir Meydanı'nın yanında dururken, meydandaki gençlerin kiminin Hristiyan, kiminin Müslüman olduğuna bakmadık. Tahrir Meydanı'nın, Tahrir felsefesinin, Tahrir ruhunun yanında durduk. Suriye'ye baktığımızda da kimin Sünni, kimin Şii, kimin Hristiyan, kimin Alevi olduğuna bakmıyoruz. Bütünüyle Suriye halkının yanındayız.''
Türkiye'nin Orta Doğu'da ''insanlık onuru'' için mücadele verenlerin yanında olduğunun altını çizen Davutoğlu, ''Biz Türkiye Cumhuriyeti olarak Tunus'ta Buazizi kendini yaktığında stratejik ve ahlaki bir karar aldık. Bu onur savaşında sıradan Orta Doğu insanının yanında yer alacağız. Bu bölgeyi bölmek isteyenlere, bu bölgede yeni soğuk savaşlar çıkarmak isteyenlere karşı bu bölgenin ortak kimliğini, bizim şehirlerimize de tecessüm eden kimliğini hayata geçireceğiz. Kim insan canına kıyıyorsa, zulmediyorsa, ona karşı çıkacağız'' diye konuştu.
"TÜRKİYE MAZLUMLARIN HAMİSİDİR"
Türkiye'nin Suriye'de Sünnileri desteklediğinin iddia edildiğine dikkati çeken Davutoğlu, ''Şu devlet, bazen şu ülke Hristiyanların hamisi, şunlar Şiilerin hamisi deniyor. Çok açık ve net söylüyorum; Türkiye, Orta Doğu'da mazlumların hamisidir. Mazlum kim ise sadece onun hamisidir. Biz Orta Doğu'ya baktığımızda Sünni, Şii, Hristiyan görmeyiz, o kadim geleneğin yaşayan unsurlarını görürüz. Hiç kimse de bu bölgedeki herhangi grubu himayeye muhtaç grup olarak lanse edemez, gösteremez ve kendisini hami tayin edemez'' şeklinde konuştu.
Orta Doğu'nun, bütün semavi dinlerin yeşerdiği coğrafya olduğunu hatırlatan Davutoğlu, ''Bütün semavi dinlerin geliştiği, ulu bir çınar olarak insanlığa bir sığınak olduğu bu büyük coğrafya neden bugün savaşların, etnik ve mezhebi çatışmaların, büyük kıyımların coğrafyası haline geldi? Bu bölgede neden köklü bir siyaset kültürü maalesef yok? Neden bütün merhamet dinlerinin doğduğu bu coğrafyaya şiddet ve öfke hakim? Neden Rabbimizin en büyük kaynakları bahşettiği, en zengin doğal kaynakların bulunduğu bu coğrafyada büyük, gelişmiş, halkına refah veren ekonomiler yok?'' şeklindeki soruların sorulması gerektiğini vurguladı.
Ancak bu soruların dışarıdan bir bakışla sorulmaması gerektiğini kaydeden Davutoğlu, ''Bunu oryantalistçe sormayacağız. Bunu içeriden bakarak, aynaya bakarak soracağız, nefsimize soracağız. Hristiyan, Sünni, Şii, Katolik, Ermeni, Ortodoks olarak, hangi kimlikte olursak olalım, aynaya bakarak soracağız. Ama aynada sadece kendimizi görmeyeceğiz, bütün bu geleneğin temsilcilerini göreceğiz, aynı bugün bir arada olduğumuz gibi'' diye konuştu.
Güncel
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.