• Konya23 °C
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Arınç: Başörtülü aday konusunda kaygılarım var
02 Mart 2011 Çarşamba 11:06

Arınç: Başörtülü aday konusunda kaygılarım var

Bülent Arınç, ''Seçimlerde başörtlü aday konusunda bazı kaygılarım, endişelerim var'' dedi.

Arınç, KanalTürk televizyonunda yayımlanan "Merkez Siyaset" programında, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Bülent Arınç, milli görüşü, adil düzeni yıllarca anlattıklarını, ancak şimdiki siyasal kimliklerini "muhafazakar demokrat" olarak nitelendirdiklerini belirtti. Bu kimliğin içerisinde ortak değerler bulunduğunu dile getiren Arınç, bu ortak değerlerin milli görüş içerisinde de olabileceğini ifade etti.

Kendisinin adil düzeni anlatmaktan hep kaçındığını söyleyen Arınç, "geçmişte milli görüşü nasıl anlattığına" ilişkin soru üzerine, şöyle konuştu:

"Bir türlü anlayamadım, bir türlü çözemedim ama bir hedef var, adil düzen kurulacak. Adil kelimesi bile insanlara yetti. Haksızlıkların önlenmesi...

Erbakan Hoca onu simge olarak aldı, kendine göre bir ambalaj yaptı ve halkın önüne onu getirdi. Sonraları konuşmamaya başladı. Hatta adil düzenden hiç bahsetmedi 3-5 sene sonra. Hem konjonktürü iyi tanımaya çalışan hem de kitleleri belli hedeflere doğru yönelten bir siyaset anlayışı vardı. Benim geçmişte milli görüşü nasıl anlattığım da zaten kasetlerde vardır."

Erbakan ailesinin örnek alınabilecek bir aile olduğunu dile getiren Arınç, "O bizim hocamızdır. Davasından hiç fedakarlık etmedi. Kendi düşüncesinin dışında olanları yanlış buluyordu. Bu yanlışlıklarla Türkiye'nin çok şey
kaybettiğini düşünüyordu. Milli görüşün bütün sorunları çözeceğine inanmıştı. Dışa yaptığı konuşmaların dışında, biz onun evlatlarıydık, o da bizi yavruları gibi görüyordu. Duasını hiç üzerimizden eksik etmiyordu, biz buna inanıyoruz" dedi.

"ÇOK MERAKLISI DEĞİLİZ"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "son kez milletvekili adayı olacağı" açıklaması ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu konudaki değerlendirmelerinin anımsatılması üzerine Arınç, Erdoğan'ın bunu ilk defa ifade
etmediğini, Kılıçdaroğlu'nun ise bunu istediği gibi anlamaya çalıştığını söyledi.

Erdoğan'ın "siyaseti bırakmayı" hiçbir zaman söylemediğine ve parti tüzüğünde olan bir maddeyi hatırlattığına dikkati çeken Arınç, AK Parti'de 3 dönem milletvekilliği yapan bir kişinin ara vermesi gerektiğini vurguladı. Arınç, "Bu bizim için de geçerli. Benim de üçüncü dönemim olacak. Hatta bir gazete kendine göre hesaplar yapmış 'aslında üçüncü dönem bitti, bu dönemde aday olamazlar' diyor. Çok meraklısı değiliz ama AK Parti'de 3 dönem milletvekilliği yapmış olmak hem de 3 dönem üst üste, bu eğer kısmet olur da bu dönemde de tekrar seçilirsek bundan sonraki seçimlerde artık aday olamayacağımız anlamına gelir. Bundan da şikayetçi değiliz" diye konuştu.

Siyasetin mutlaka parlamentoda yapılmadığını dile getiren Arınç, çok geniş bir alanda siyasi düşüncelerini ifade etme imkanı olabileceğini söyledi.

Arınç, "(Sayın Başbakan) Hani bunu Cumhurbaşkanlığı noktasında mı düşünüyor, başkanlık noktasında mı derseniz, onlar da konuşulabilecek şeyler. Ama kendisi bunu 'siyasetin her alanında mutlaka biz bulunabiliriz' diye ifade ediyor. Keşke bunu başka siyasetçiler de söyleyebilse. Yani yıllarca milletvekili olmayı bu
prestiji kazanmayı, bunun üzerine bir güç inşa etmeyi düşünen insanlar da var Türkiye'de ama biz bir sınırlama koyduk. Aynı şekilde belediye başkanları için de. Bu belki siyasette gelişmenin, daha da büyümenin, daha da gençleşmenin önünü açmak gibi olumlu bir strateji" dedi.

Arınç, yenilere, gençlere, hayatın her alanından partiye katılacaklara mutlaka imkan sağlanması gerektiği belirtti.

YENİ ANAYASA
Bülent Arınç, seçimden önce anayasa taslağı açıklayıp açıklamayacakları konusunda, yeni bir anayasa konusunda bir çalışmaları olduğunu söyledi.

Bir seçim beyannamesi, programı hazırladıklarını anlatan Arınç, bunun adının "2023 Hedefleri" olduğunu ve 15-20 gün içerisinde bunun netleşeceğini sandığını ifade etti.

Başbakan Erdoğan'ın, siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin hazırlıklarını yapması ve seçimin ardından daha katılımcı bir yöntemle yeni anayasa hazırlanması yönünde çağrıda bulunduğunu anımsatan Arınç, şöyle
konuştu:

"Seçim beyannamemizde veya siyaset programımızda yeni bir anayasada düşündüğümüz konular sayılabilir ama 'bizim yeni anayasamız bu olacaktır, oyunuzu buna göre verin' şeklinde zannetmiyorum. Eğer böyle bir gelişme olursa o benim için yeni bir gelişme olur. Benim bildiğim bir siyasi program hazırlıyoruz; 2023'e odaklanmış, toplumsal barış, ekonomi ve diğerleri. Bunu açıklayacağız belki de nisan ayının başlarında. Ama yeni bir anayasa, 'bizim hazırlığımız
budur' diye takdim edilecek mi derseniz onu sanmıyorum şimdilik."

BAŞÖRTÜLÜ ADAY
Bülent Arınç, başörtülü aday konusunda da bir başörtülü adayın seçilmesinin ardından parlamentoda karşılaştığı olumsuz tavrın bilindiğini söyledi. Arınç, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin geldiği noktada artık başörtülü bir hanımefendi de siyaset yaparken milletvekili de olmalı mı, yemini yapmalı ve fiilen de milletvekilliğine görev olarak devam etmeli mi derseniz şahsi kanaatimi söylüyorum; evet, bu mutlaka olmalı. Ama parti olarak böyle bir aday şimdi gösterilmeli mi, çünkü aday gösterirseniz seçilecektir ve parlamentoya girecektir bu konuda hemen 'evet' diyemiyorum. Bazı kaygılarım, endişelerim var."

"Gerçekleşebilirliği ve bu defa Merve Kavakçı gibi bir fiyasko olmadan gerçekleşebileceği konusunda kuşkunuz olduğu için mi daha zamanı değil diyorsunuz" ve "endişe ve kaygılarınızdan kastınız" sorularına Arınç, "Hemen hemen onu söylüyorum. Zamanı gelmeden çiçek bile açmıyor. Hayatın bir gerçeği bu. Ama olmalı" karşılığını verdi.

Kavakçı aday gösterildiğinde çok olumlu düşündüğünü, o dönem yaşananları çok yakından bildiğini, üzüntü verici şeyler yaşandığını dile getiren Arınç, "Ama şimdi Türkiye'de yeni bir tartışma konusunu 3 ay sonra ortaya koymak ne kadar akılcı bir davranış olur derseniz, benim bu konuda endişelerim var. Karar vermek çok zor ama bu olmalı. Bir gün mutlaka olmalı ve her şeyin bir ilki var. Bunun Türkiye'de ne laiklikle ne rejimle hiçbir ilgisi de yok ama Türkiye'de geleneksel korkular, vehimler, sıkıntılar var. Siyaseti güçleştirmemek adına biraz daha beklenmesi gerekir diye düşünüyorum" dedi.

CUMHURBAŞKANIN GÖREV SÜRESİ
Arınç, cumhurbaşkanının görev süresi konusundaki tartışmalarda çok taraf olduğunu, hem kendi kanaatini açıkladığını hem de tartışmalara temas ettiğini söyledi.

Bunun farklı şekilde anlaşıldığını ifade eden Arınç, "Bu konuya tekrar girmek istemiyorum çünkü benden başka da kimse bu konuda şöyle olmalı demiyor. Herhalde haziran seçimlerinden sonra cumhurbaşkanlığı seçimi konusunu da
parlamento olarak ya da Yüksek Seçim Kurulu görevlendirmek suretiyle belki ama daha çok parlamentoya düşen bir görevdir, çözmüş olacağız. Yani şu anda var olan veya birilerinin zihninde olan kararı bir parlamento kararı ile de tekrarlamış olacağız" diye konuştu.

Konunun yoruma bırakıldığını, şimdi de yorumların birbirine karıştığını dile getiren Arınç, "Sayın Cumhurbaşkanımızın hem bizzat şahıslarını rencide etmemek açısından hem de Türkiye'nin gündemine yeni bir tartışmayı koymamak
açIsından şu anda cumhurbaşkanlığı süresini konuşmanın bence de bir faydası yok. Önümüzdeki iş 12 Haziran'da yapılacak parlamento seçimleridir" dedi.

"KÜRTÇE SAVUNMAYA İZİN VERİLMELİ"
KCK yargılamalarının sürdüğünü, sanıkların "Kürtçe savunma ve sorgu" isteğine karşı Mahkeme başkanının izin vermemesi nedeniyle bugüne kadar gelindiğini ifade eden Arınç, kendisinin 25 yıl ceza avukatlığı yaptığını, "ben
Kürtçe biliyorum, Türkçe bilmiyorum" diyen insanlar için bütün mahkemelerin, savcıların Kürtçe tercüman bularak savunmaları aldığını, bunun bugüne kadar sorun olmadığını söyledi.

KCK yargılanmalarındaki sorunun söz konusu kişilerin, poliste ve savcılıkta savunma ve ifadelerini Türkçe verip, mahkeme önünde "ben Türkçe bilmiyorum, Kürtçe yapmak istiyorum" demelerinden kaynaklandığını ifade eden Arınç, şöyle devam etti:

"Mahkemenin bakışı da bunlar Türkçe de biliyor, Kürtçe de biliyor. Orada Türkçe yaptığına göre burada mutlaka Türkçe yapması gerekir şeklinde bir kanaat var. Doğrudur, yanlıştır şeklinde söylemiyorum. Ben şu açıdan meseleye bakıyorum; savunma hakkı kutsaldır. Bizim hukukumuzda savunma hakkı kutsaldır, savunmayı kısıtlayacak her hareket bozma sebebidir. Yargıtaya temyiz edilen bir dava sonucunda Yargıtay esastan şunu her zaman verebilir 'savunma için gösterdiği deliller yeterince incelenmemiş ve savunma hakkı kısıtlanmıştır.' Ters düz eder gönderir. Bu şekilden bozma değildir, esastan bozmadır. Eğer burada bir sanık 'ben savunma hakkımı kullanıyorum ve bunu Kürtçe yapmak istiyorum' diyorsa bence mahkeme başkanının buna izin vermesi gerekir. Altında üstünde başka bir şey aramaya da gerek yok. Çünkü savunmaya müteallik hiçbir şey gözardı edilemez."

Ceza hukukunda son noktaya kadar delil getirmenin mümkün olduğunu anlatan Arınç, "Savunma noktasında bir kısıtlama söz konusu. Savunma hakkı açısından kişilerin bildiği dilde savunma yapmasına izin vermek lazım. Bunu siyasi açıdan söylemiyorum. Bildiğim kadarıyla üzerinde cübbe taşımış, savunma yapmış bir insan olarak söylüyorum. Çünkü sanık ceza alacaktır veya beraat edecektir sonunda. Ceza alacaksa savunma hakkı kısıtlandığı açısından temyize gittiği takdirde burası olmasa bile belki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu yargılamanın adil olmadığı kanaatine varabilir" diye konuştu.

Arınç, KCK'nın önemli bir yapılanma olduğunu iddianameden anladığını söyledi.

Son olarak Bakan Arınç, kendisine yönelik suikast girişimi iddiasının hatırlatılması üzerine, soruşturmanın 1.5 yıldır devam ettiğini belirterek, "Sonu hayır olsun inşallah. 1.5 yıl oldu, nereye gidiyor diye konuşmuş değilim. Eğer konuşma olsa dünyayı başımıza yıkarlar. Soruşturma henüz neticelenmedi" ifadesini kullandı.

 
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Senin Şehrin, Senin Siten
Tüm Hakları Saklıdır © 2013-2015 Haber Konya | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : +90 332 351 66 50 | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA